İspanyolca ile ilgili bir çok şey

"İlle de Preposición olsun" diyen fiiller I


Fiilleri kullanırken en çok dikkat etmemiz gereken noktalardan birisi de, kullandığımız fiilin preposición (edat) isteyip istemediğidir. Bazı fiiller preposiciónsuz yapamaz. Kendilerinden sonra preposición gelmezse cümle gramatik açıdan eksik kalıyor. Bu konuda, fiilleri tek tek ele alıp örnekleyerek açıklayacağım 6-7 yazılık bir dizi yazmayı planlıyorum. Bu ilk yazıda A edatı bağımlısı fiillerden bir kaçına bakacağız.



İlk olarak A edatı gerektiren fiillerden 10 tanesine örneklerle bakalım.


Fiil+ A + Mastar fiil

Aprender a -- ..i öğrenmek

Aprendemos a hablar italiano.
İtalyanca konuşmayı öğreniyoruz.

Acostumbrarse a  - … e alışmak

Me acostumbré a sonreir.
Gülümsemeye alıştım.

Atreverse a - … e kalkışmak, cüret etmek, kalkışmak

No te atrevas a tomarme el pelo!
Benimle alay etmeye kalkışma!

Obligar a - … a mecbur bırakmak, e zorunlu tutmak
Tus desiciones me obligan a gastar más dinero
Kararların beni daha çok para harcamaya zorluyor.

İnvitar a - …e davet etmek
Te invito a confesar tus pecados.
Seni günahlarını itiraf etmeye davet ediyorum.

Dedicarse a – kendini…. e adamak
Me dedico a escribir novelas
Kendimi roman yazmaya adıyorum ( işimizi anlatmak için sıklıkla bu kalıbı kullanırız)

Prepararse a - ….a hazırlanmak, kendini ….-a hazırlamak
Me preparo a perderte.
Kendimi seni kaybetmeye hazırlıyorum.

Resistir a - …a karşı koymak, a direnmek/diretmek
Resistimos a creer lo que escuchamos.
Duyduklarımıza inanmaya karşı direniyoruz ya da daha iyi bir çeviri olarak duyduklarımıza inanmamak için diretiyoruz.
                     
Limitarse a – kendini….le sınırlamak
Por qué te limites a esperar.
Neden kendini beklemekle sınırlıyorsun.

Enseñar a-- ….yı öğretmek
Me enseñas a nadar?
Bana yüzmeyi öğretir misin?







Gramer Dersleri - Saber(i) bilmek


Bugün sizlere Saber fiilinin kullanımları hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Fiili Türkçe'deki bilmek fiilinin karşılığı olarak kullanıyoruz.

Él no sabe nada!
O hiç bir şey bilmiyor!

Yo no sé quién eres!
Ben senin kim olduğunu bilmiyorum!

Saber fiilinin bu kullanımı İspanyolca ile az biraz ilgilenmiş herkesin bildiği kullanımıdır. 


Saber fiili hakkında bilmeniz gereken bir diğer kullanım
 A edatıyla birlikte "tadında olmak, tadı vermek" manası veren kullanımdır.

No estoy seguro si la pusieron carne pero algo en la comida sabe a la carne!
İçine et koydular mı emin değilim ama bu yemekte bir şey et tadı veriyor!

Dicen que la carne de iguana sabe a pollo.
İguana etinin tavuk tadında olduğunu söylüyorlar.


Saber'in bu tat ile ilgili kullanımı için bir de şarkı önereyim:
https://www.youtube.com/watch?v=XFFRfpHryFI (nuestro amor sabe a chocolate)


Me sabe + mal + infinitivo 
bu kullanım ise bir şey hakkında kötü hissettiğimizi bildirmek için kullanabileceğimiz kalıpsal bir kullanımdır. İngilizcedeki Feel bad about... kullanımına denktir.


me  sabe mal hablar con ella 
onunla konuşma konusunda iyi hissetmiyorum  


Şimdi biraz da saber fiilinin diğer önemli kullanımlarını sıralayayım:


No saber ni jota de... = ..... hakkında hiç bir şey bilmemek

Siempre me preguntan de las cosas que no sé ni jota!
Her zaman hakkında hiç bir şey bilmediğim şeyler soruyorlar!

¿Se puede saber ... ? - ...... i öğrenebilir miyim/iz? (iğneleyici biraz)

¿Se puede saber  dónde estabas? 
Nerede olduğunu öğrenebilir miydim/miydik?

¿Se puede saber quién era aquella chica?
O kız kimdi acaba öğrenebilir miyim? (acaba kısmını ben koydum, tam trip cümlesi oldu :)

¿Quién sabe ?- Kim bilir?

¿Quién sabe si esta ida tendrá una vuelta?
Kim bilir bu gidişin, dönüşü olacak mı?

Para que lo sepas - Bilgin olsun diye/ bilesin diye

Te lo cuento para que lo sepas. 
Bilgin olsun diye sana bunu anlatıyorum.

Vete a saber -Allah bilir neden!

 Dicen que sus padres se divorciaron, vete a saber qué problemas tenían!
Anne babası boşanmış diyorlar, Allah bilir ne sorunları vardı! (dedikodu dedikodu)

¡Yo que sé! - Nereden/ne bileyim ben ya!

+ Mujer! Dónde está tu marido!
- Kadın! Eşin nerede?

¡Yo que sé!
- Ne bileyim ben!



Bugünlük bu kadar. 




Trabalenguas

Trabalenguas, ispanyolca konuşma kabiliyetimizi geliştirmemize yardımcı olan tekerlemelerdir. Bu tekerlemeleri her gün bir kaç defa okuyarak konuşmamızı, vurgularımızı geliştirebiliriz. Sizler için seçtiğim bazı trabalenguas örneklerini aşağıya yazıyorum.


Herkese kolay gelsin...


**************

Come coco, compadre, compre coco.
No compro coco, compadre,
porque el que poco coco come,
poco coco compra.

En el cerro de Parangaricutirimicuaro,
mataron un parangaricutirimicuador,
quien me lo desemparangaricutirimicuare,
será un buen desemparangaricutirimicuador.

El nene dijo a la nena:
Dile a Nino que la nena nono.
La nena le dijo a Nino
que el nene dijo que la nena nono.

Una mata de topotoropo
tuvo cinco topotoropitos.
Cuando la mata de topotoropo
se entopotoropea
se entopotoropean
los cinco topotoropitos.

El amor es una locura que sólo la cura el cura,
pero el cura que la cura comete una gran locura.

Treinta y tres tramos de troncos
trozaron tres tristes trozadores de troncos
y triplicaron su trabajo
de trozar troncos y troncos.

Parra tenía una perra. Guerra tenía una parra.
La perra de Parra subió a la parra de Guerra.
Guerra pegó con la porra a la perra de Parra.
Y Parra de dijo a Guerra:
¿Por qué ha pegado Guerra con la porra a la perra de Parra?
Y Guerra le contestó: Si la perra de Parra
no hubiera subido a la parra de Guerra,
Guerra no habría pegado con la porra a la perra de Parra.

Cierto dulcero de cierta dulcería,
sus dulces desendulzó.
Por desendulzar sus dulces,
sus desendulzados dulces,
ya no vendió.

Responder a las preguntas
sin conocer la respuesta
arriesgado te resulta
y podrás perder la apuesta.
Apuesta por la postura
más atinada y contesta:
«Sólo sé que no sé nada»,
como el gran sabio de Grecia.

Un trabalengüista muy trabalenguoso
creó un trabalenguas muy trabalenguado
que ni el mejor destrabalengüista
podría destrabalenguar.

¿Cómo quieres que te quiera,
si el que quiero que me quiera
no me quiere como quiero que me quiera?

Pablito clavo un clavito
en la calva de un calvito ,
el clavito se cayó
y Pablito lloró .

Dije que te dijeran que me lo dijo,
aunque nadie me dijo que te lo dijera;
pero yo quería que te dijesen lo que dije,
por si no te decían lo que dije que te dijeran.

Yo soy Diego y nada digo,
si digo o no digo soy Diego,
pero si Diego soy, yo lo digo,
digo que si lo digo soy Diego.
un techador que atento miraba
le dijo: «¿Qué haces, María Chucena,
techas tu choza o techas la ajena?»
«No techo mi choza
ni techo la ajena,
techo la choza
de María Chucena.»






İspanyolca e-book sitesi

Merhabalar, ispanyolca e-libro indirmek için beğendiğim bir sayfayı sizinle paylaşmak istiyorum. Sayfaya üye olunca aylık beş kitabı ücretsiz edinebiliyorsunuz ve oldukça geniş bir arşive sahipler. Diğer dillerde de e-book bulabiliyorsunuz sitede.

Herkese kolay gelsin.


   http://espanol.free-ebooks.net/categoria/clasicos-novelas-y-cuentos



Los signos de puntuación - Noktalama İşaretleri

Yazı dilinin önemli bileşenlerinden biri olan oktalama işaretlerinin ispanyolcadaki adları şöyledir:



´
acento
“ ”
comillas
˜
acento o tilde
<<    >>
comillas
.
punto
-
guión
...
puntos suspensivos
raya
,
coma
;
punto y coma
( )
paréntesis
*
asterisco o estrellita
:
dos puntos
/
barra
¿ ?
signos de interrogación
¡ !
signos de admiración
[ ]
corchetes
@
arroba
{ }
corchetes
'
apóstrofe






¿Cómo hablan los animales?


Hola amigos!

Bugün sizlere hayvanların çıkardıkları seslerin ispanyolca nasıl adlandırıldıklarından bahsedeceğim.


Koyun, keçi  - balar  (Las ovejas balan sin parar - koyunlar durmaksızın melerler)

Arı - zumbar

Baykuş - ulular

Eşek - rebuznar (saçma sapan konuşan birine "no rebuznes!" diyebilirsiniz ama riskli biraz tabi)

At - relinchar

Tavuk - cacarear

Horoz - cantar

Kedi - Maullar

Köpek - Ladrar

Kuş - arrullar

Aslan, kaplan - rugir

İnek - Mugir






Llegar y besar el santo - Deyim


Herkese Hola!

Yeni yazımızın konusu ilginç bir ispanyolca deyim. Llegar y besar el santo. Önce kelimelerin anlamlarını yazayım.

Llegar: varmak, ulaşmak, gelmek
Besar: öpmek
El santo: Aziz, kutsal kişi, evliya, hazret

Bu bağlamda baktığımızda deyimin birebir çevirisi “Gelmek/ulaşmak ve hazreti öpmek” anlamına geliyor. Deyim bir insanın yapmak istediği şeyi ilk denemesinde sorunsuz olarak başarması, deneme sırasında çok şanslı olması durumlarında kullanılıyor. Deyimin çıkışına gelince...

Eskiden hristiyanlar kutsal topraklarını ya da başka bölgelerde bulunan azizleri ziyaret etmek ve onları öpebilmek için uzun yollardan yürüyerek giderlerdi ve ulaştıklarında aynı amaçla başka yerlerden gelen bir çok insanın aynı eylemi gerçekleştirmek için sırada olduklarını  görürlerdi. Bu eziyetli yolculuktan sonra bir süre de sıranın kendilerine gelmesini beklerlerdi. Hatta bazı durumlarda o azizin orada olmadığını öğrenirler ve emekleri boşa giderdi. Şanslı olan insanlar ise hedeflerine vardıklarında hiç sıra olmadığını görür ve hazreti ya da kutsal toprakları öpmek için hiç zaman kaybetmezlerdi. Deyimin kökeni buraya dayanıyor.

Peki biz deyimi hangi durumlarda kullanabiliriz. Örnek durumlar oluşturayım kafanızda daha net canlanması için.

Durum 1
Sabah iş görüşmesine gitmeniz gerekiyor ama öncesinde de bankaya uğrayıp başka bir işinizi halletmeniz gerekiyor. Bankada sıra beklerseniz iş görüşmesine geç kalacaksınız ama bankaya girince hiç sıra olmadığını görüyorsunuz. İşinizi bir dakikada halledip çıkıyorsunuz. Bu “llegar y besar el santo” durumudur.

Durum 2
Bankadan çıkıp iş görüşmesine gidiyorsunuz. Ve onbeş dakikalık bir konuşmadan sonra size işe başlayabileceğiniz söyleniyor. Bugün ikinci defa “geldiniz ve hazreti öptünüz”.

Durum 3
Barcelona – Real Madrid maçı oynanıyor. Barcelona  başlama vuruşunu yapıyor ve ilk atakta topu ağlara gönderiyor. Bu durum da ne oluyor ? “Barça llega y besa el santo” yani barcelona geliyor ve hazreti öpüyor.

Umarım faydalı olur. Herkese “llegar y besar el santo”lu bir hayat dilerim.










Tener algo en la punta de la lengua (Deyim)

Merhabalar. Her zaman tekrarladığım gibi, deyimleri kullanabilmek dile olan hakimiyetinizin en temel göstergelerinden biridir. Bu yazımızda “dilinin ucunda olmak” ya da “dilinin ucuna gelmek” deyiminin ispanyolcasını ve örnek cümleleri paylaşacağım. Bir şeyi hatırlamak üzere olmak ve bir türlü hatırlayamamak durumlarında kullandığımız bu deyimin ispanyolca karşılığı “tener algo en la punta de la lengua”dır. Deyimin ingilizce karşılığı "be on the tip of one's tongue"dir. 

Tener (sahip olmak) fiilinin presente de indicativo zamanında şahıslara göre çekimi şöyledir:

TENER
---
tengo
tienes
tiene
tenemos
tenéis
tienen

Tener fiilinin diğer zamanlarda çekimini görmek için buraya tıklayın!

Gelelim deyimin kullanımına, yani örneklemeye. Bir arkadaşınızın size bir şey sorduğunu düşünün. Bildiğiniz bir şey ama bir türlü hatırlayamıyorsunuz, her an hatırlayacak gibi oluyorsunuz. Bu durumda ona;

“Espera un minuto! Tengo la respuesta de tu pregunta en la punta de la lengua”
“Bir dakika bekle! Sorunun yanıtı dilimin ucunda” dersiniz.

Örnekler:

Lo tenía en la punta de la lengua, pero se me olvidó.
Dilimin ucundaydı ama unuttum.

-Claro que me acuerdo de tu nombre. Te llamassss... puueeessss... lo tengo en la punta de la lengua...
- Tabii ki senin ismini hatırlıyorum. Senin adınnn...hmmm... dilimin ucunda...


Umarım son örnekteki durum kimsenin başına gelmez. Başka bir yazıda görüşmek üzere.













Llover a cántaros / Rain cats and dogs

Llover a cántaros deyimi ingilizcedeki  to rain cats and dogs kullanımının karşılığıdır. Sağnak yağışlar için kullanabilirsiniz. Deyim kullanabilmek bir dil üzerindeki hakimiyetinizin en önemli göstergelerinden birisidir. Yağmur mevsimi başladığına göre ilk sağnak yağışta "llueve mucho" yani "çok yağmur yağıyor" demek yerine bu deyimi kullanmanızı tavsiye ederim.

Llover fiili geniş zaman çekimi:
---
Llueve  (yuebe ya da cuebe şeklinde okuyabilirsiniz)

Fiil tek şahıslı bir fiildir. Fiilin diğer zamanlarda çekimini görmek için tıklayın!

Birkaç örnek cümle ile tamamlayayım.


Quiero salir pero llueve a cántaros.Dışarı çıkmak istiyorum ama çok şiddetli yağmur yağıyor

Si no llueve a cántaros te visito mañana.Eğer sağnak yağış olmazsa yarın seni ziyaret ederim.

Ha llovido a cántaros por eso no pude hacer mi tarea.Çok şiddetli yağmur yağdı bu yüzden ödevimi yapamadım.

---
Herkese iyi günler




İspanyolca/Türkçe cümleler - Frases en Español/Turco


Kelimeleri direkt sözlükteki anlamlarıyla çevirince karşı tarafa (ispanyola, latine) bir anlam ifade etmeyecek cümleler kurarız. Bir olayla örnek vermek gerekirse, türkiyede insanların kavga ederken birbirlerine “kimsin sen..?!” diye bağırmalarını düşünebiliriz. Bir ispanyolla kavga ederken “quién eres tú?!” dersek büyük ihtimal “me llamo miguel” gibi bir cevapla karşılaşırız. Eğer sayfamı takip edenler içinde bir ispanyolla kavga etmek isteyen varsa “kimsin sen?!” demek için “quién coño te crees tú!” falan desin en azından. O zaman olay daha renkli olacaktır.


Yani onların bazı durum ve olayları yaşamaları ile bizim yaşamamız arasında dağlar kadar fark vardır. Garip bir örnek oldu kabul. İşte bu birebir çevirisi yapıldığında bazen anlamsız kalan cümlelerden bazılarını ben sizin için çevirdim, umarım işinize yarar.



Başın sağolsun.
Acepte mis condolencias!


Kolay gelsin.
Que te sea leve!


Geçmiş olsun.
Que te mejores!


Allah senden razı olsun 
Dios te bendiga! Dios te bendiga mucho!  DTBM (kısaltma olarak latinler tarafından çok sık kullanılır). 


İyi şanslar!
Suerte!


İyi eğlenceler.
Que te diviertas!
Que lo pases bien!


Afiyet olsun!
Buen provecho! – Que aproveches!


Allah korusun!
Dios no lo quiera! (bir şey anlatırken olmasını istemediğiniz bir olaydan bahsederken.)


Benim için farketmez!
Me da igual!


Mazallah!
Toca la madera!
Meksikalı arkadaşınız varsa kesinlike “
Que la boca se te haga chicharrón!” deyin onlar anlar.










Gramer Dersleri - Pensar de/en/que/infinitivo


Düşünmek anlamına gelen pensar fiili kendisinden sonra gelen edatlara ve kelimelere göre farklı kullanımlara sahiptir. Bugün sizlere bu kullanımlardan bahsedeceğim. İlk olarak her zaman yaptığımız gibi, E>IE diptongasyon kuralsızlığı taşıyan Pensar fiilinin presente de indicativo çekimlerine bakalım.

PENSAR

---
Pienso
Piensas
Piensa
Pensamos
Pensáis
Piensan

Pensar fiilinin diğer zamanlarda şahıslara göre çekimini görmek için tıklayın!

USOS DE PENSAR – PENSAR FİİLİNİN KULLANIMLARI

Kendisinden sonra gelen kelimelere göre pensar fiilinin kullanımları şöyledir:


·      ★    Tek başına kullanımı

Siempre digo lo que pienso
Her zaman düşündüklerimi söylüyorum


·      ★    Pensar + infinitivo (mastar fiil) – düşünülen, planlanan eylemleri bildirme.

Pensamos salir mañana
Yarın çıkmayı düşünüyoruz (planımız ya da düşüncemiz bu yönde)


·    ★      Pensar de – hakkında düşünmek, hakkında bir fikre sahip olmak

Qué piensas de mi nuevo amigo?
Yeni arkadaşım hakkında ne düşünüyorsun?


·    ★      Pensar que – fikir, düşünce bildirmede kullanılır. 

Olumlu bir cümlede
(Pensar que) que den sonra gelen fiil çekimi indicativo (haber kipi) olur. Olumsuz bir cümlede (no pensar que) que den sonra gelen fiil subjuntivo (dilek kipi) olmalıdır.

Te respeto pero pienso que estás equivocado.
Sana saygı duyuyorum ama hatalı olduğunu düşünüyorum.
No pienso que estés equivocado
Hatalı olduğunu düşünmüyorum.


·    ★      Pensar en – bir şey hakkında düşünmek, onu düşünmeye yoğunlaşmak

      Siempre pienso en tí
      Her zaman seni düşünüyorum


Siz de kullanımlar için birer örnek vermeyi deneyebilirsiniz. Kolay gelsin.










Acción Poética

Acción Poética

Joyas de America Latina

Joyas de America Latina
santiago Roncagliolo