Deyimler - Leb demeden leblebiyi anlamak

Kolaylıkla anlayan, hemen kavrayan insanları veya bu kolay anlama durumunu ifade etmek için İspanyolca konuşanlar "A buen entendedor, pocas palabras bastan" derler. Bire bir çevrildiğinde "iyi anlayana, az kelime yeter" gibi bir tercüme verir.

Ne zaman kullanılır:

Birine bir sorununuzu veya isteğinizi anlatmaya başladınız ve karşıdaki daha siz ayrıntılara girmeden konuyu anladıysa bu deyimi kullanabilirsiniz. Daha sağlıklı bir bilgi olarak Türkçe'de "leb demeden leblebiyi anlar" veya "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" deyiminin sadece "anlayana sivri sinek saz" kısmına karşılık kullanılabilir. Zira davul zurnayla anlatamamak yani anlama güçlüğü ile ilgili kısım bu deyimde karşılanmıyor. Her zaman yaptım gibi bir örnekle sonlandıracağım.


Dün Leyla ile okuldaki sorunları konuşmak istedim. Ben "okulla ilgili bir sorunum var" der demez "bir dönem daha uzattın değil mi?"diye sordu. Ee "a buen entendedor, pocas palabras bastan" diye boşuna dememişler.


Not: Genelde bu deyimin ilk kısmını kullanıyor İspanyolca konuşanlar. "A buen entendedor" diyip bırakıyorlar, zaten geri kalan kısmını "buen entendedor"lar anlıyor.


Görüşürüz compañeros.








Ñ, İspanyolcanın Kırmızı Çizgisi

İspanyolca ile ucundan kıyısından ilgilenenler ñ harfinin "ny" şeklinde telaffuz edildiğini, harfin kökeninin Latince'ye dayandığını bilirler. Teknolojik gelişmelerle birlikte seksenli yıllarda Avrupa dahilinde tartışmalara sebebiyet verdiği pek bilinmemektedir. 1957 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak kurulan ve 1993 yılında Avrupa Birliği'ne dönüşen formasyon içerisinde politik, ekonomik ve askeri tartışmalar daha kolay gündem olurken, kültürel tartışmalar yerelde kalabiliyor. 1980'lerde İngiltere'nin başını çektiği bazı Avrupa ülkelerinin "bu harf bilgisayar ve matbaa meselesinde sorun yaratıyor, ticareti zorlaştırıyor, İspanya bu harfin kullanımını yeniden değerlendirse mi acaba? Telaffuz ihtiyacıysa İtalyanlar "gn" ile halletmiş, Portekizliler "nh" diye çözmüş, siz de öyle çözseniz olmaz mı?" diye sormasıyla ortalık birbirine giriyor. Rae (Real Academia Español) öncülüğünde yükselen itirazlar sadece İspanya ile sınırlı kalmayıp Latin Amerika ülkelerinde de kendilerine yer buluyor. Bilgisayar kullanımının çok yaygın olmadığından olsa gerek tartışmalar sönümleniyor.

Bilgisayarların ve İnternet kullanımının yaygınlaşmasından sonra İspanya ve Latin Amerika ülkeleri, alan adlarına ñ eklenebileceği yönünde yasalar çıkarıyorlar. İspanya, "kullanılan alfabeye saygı göstermeyen" ürünlerin ithalatını yasaklıyor. 91 yılında tartışmaya Gabriel García Márquez giriyor ve "Avrupa'nın, sırf ticarette kolaylık sağlayacak diye, alfabeden ñ harfini silmeye çalışması bir skandaldır" diye söz başlıyor ve akabinde verip veriştiriyor. Bu da yetmezmiş gibi Peru'nun yetiştirdiği en önemli romancılardan olan, Nobel ödüllü Mario Vargas Llosa da tartışmaya müdahil olup ñ savunmasını güçlendiriyor. Bu önemli isimlerin yanı sıra, eserlerini İspanyolca yazan onlarca yazarın daha itirazı tam bir Ñ cephesine dönüşüyor. Dönemin İspanyol Dışişleri Bakanı Francisco Fernández Ordóñez "Bilgiayarlara ñ harfini eklemek bu harfi İspanyol dilinden söküp atmaktan daha kolay olsa gerek" açıklamasını yaparak Ñ savunmasının siyasi cephesini güçlendirince Avrupa bu tartışmayı kapatıyor ama unutmuyor.

En güncel tartışma 2017 yılında Fransa'da yaşanıyor. Çocularına Fañch ismini koymak isteyen bir çifte Fransız yetkililer "fraternitenin de egalitenin de libertenin de canı cehenneme" dercesine, ülkenin yasal olarak belirlenen alfabesine aykırı diyerek ismi kabul etmiyor. Mahkeme sürecinin ardından geri adım atıyor atmasına ama tartışmayı da yeniden alevlendirmiş oluyor.

İşin sonu nereye varır, İspanyollar yakalarını silkerek "alın başınıza çalın" diyip ñ harfinden vazgeçer mi (hiç sanmamakla birlikte) bilemem ama blogumda sık kullanılan simge olarak ayarladığım ve sayfaya girildiğinde sekmede gösterilen Ñ harfinin İspanyolların ve İspanyolca konuşulan ülkelerin kırmızı çizgisi olduğu net!

İpucu: Harfi bizim kullandığımız klavyelerde çıkarmak için Alt Gr tuşuna basılı tutarken Ü tuşuna bir defa tıklıyoruz, ardından her iki tuşu serbest bırakıp N harfine basıyoruz.



¡Hasta luego compañeros!




Ir al grano - Sadede gelmek

Bire bir çevirisi "tohuma gitmek" olan deyim; lafı fazla dolaştırmamak, boş boş konuşmamak ve önemli noktaları konuşmak gerektiğini belirtir. İngilizce karşılığı "get to the point" olan bu deyimi cümle içinde kurabileceğimiz hayali bir durum oluşturalım. İşe yeni başlayan birine işi anlatmanız gerekiyor, ama sadece on beş dakika süreniz var. Karşınızdakinin çok fazla anlamsız soru sorup vaktinizi almasını istemediğinizden konuşmaya şöyle başlıyorsunuz: "lo siento, no tengo mucho tiempo así que quiero ir al grano. lo mas importante es leer los correos electronicos..."

Basit örnekler verelim:

Intentaré ir al grano
Doğrudan mevzuya girmeye çalışacağım.

No hay que perder tiempo, voy al granoZaman kaybetmeye gerek yok, meselenin özüne geliyorum

Por qué no vas al grano?
Neden sadede gelmiyorsun?



Deyimlerin önemini unutmamak gerekiyor. Kurduğunuz örnekler varsa yoruma yazabilirsiniz, varsa, yanlış kurulan cümleleri düzeltebilirim.


Hasta pronto




Deber - Deber de....

Yine uzun zamanın ardından gramer içerikli bir konuyla beraberiz. Konuya girmeden önce fiilin geniş zamanda çekimini yapalım.

Deber
-----

debo
debes
debe
debemos
debéis
deben


Fiil zorunluluk veya olasılık bildirebilir.

Yo debo hacer deporte cada día.
Benim her gün spor yapmam lazım/ben her gün spor yapmak zorundayım.

Aynı kullanımda, mastar (yani çekilmemiş fiil) öncesine "de" edatı eklenildiğinde ortaya bir olasılık durumu çıkar. Söz konusu edatı ekleyelim, görelim o zaman.

Yo debo de hacer deporte cada día
Ben her gün spor yapıyor olmalıyım.

Burada dikkat etmemiz gereken nokta olmalıyım kısmının kastettiği asıl manadır. Burada benim spor yapmış olma olasılığım söz konusu. Bu cümlede kullanılan "olmalıyım", "yemeğe gelemeyeceğim zira akşam sekizde spor yapmalıyım/ yapıyor olmalıyım" cümlesinde kullanılan "olmalıyım" ile aynı şeyi ifade etmiyor. Hayali bir durum canlandırıp bu cümleyi oraya yedirmeyi deneyelim. Geçirdiği elim bir kaza sonucu hafızasını kaybeden bir insan düşünelim. Bu insan kendisi hakkında bir şeyler hatırlamak için çaba gösteriyor olsun. Boy aynasında kendine bakarken atletik vücudunu görsün ve şu cümleyi kursun "hmm, kaslara bakılırsa spor yapıyor olmalıyım." Yani kişi burada bir tahminde bulunuyor. "Hay vereceğiniz örneğe selam durayım, bu nasıl bir canlandırma yeşilçam filmleri gibi" diyenleri sükunete davet edip konuya devam ediyorum. Burada söz konusu kişi kendisi hakkında bir olasılığı bildirmektedir. İlk cümlemizdeki yani "yemeğe gelemeyeceğim zira  akşam sekizde spor yapmalıyım/yapıyor olmalıyım" cümlesinde anlatılan bir plan dahilinde gereklilik veya zorunluktur.

Şimdi birkaç örnek cümleyle bu farkın kafamızda oturmasını sağlamaya çalışalım.

No escucho nada, mis amigos deben hablar. 
Hiçbir şey duymuyorum, arkadaşlarımın konuşması gerek/arkadaşlarım konuşmak zorunda (eğer ben bir şey duyacaksam arkadaşlarımın konuşması lazım).

Bu cümlede kişi hiçbir şey duymadığından yakınmakta ve arkadaşlarının konuşması gerektiğini bildiriyor. buradaki kişinin bir ses duymaya ihtiyacı olabilir. Hayali bir olay oluşturmak yerine Rıfat Ilgaz'ın meşhur Hababam Sınıfı eserinde, bilgi yarışmasında kopya çekmek için okula soktukları telsizlerin çalışıp çalışmadığını kontrol etmek isteyen öğrencileri ele alalım. Bu cümleyi kuranlar, farklı noktalarda durup telsizlerini deniyor olabilirler. Herhangi bir ses duyulmuyordur ve telsizi kullanan kişi arkadaşlarının konuşmadığını düşünüp onların konuşması gerektiğini ifade ediyordur.
-sükunet lütfen-

Aynı cümle olmasa da hemen hemen aynı kabul edilebilecek başka bir cümleyi, "de" edatını deber fiilinin şahsa göre çekilmiş hali ile mastar fiilin arasına koyarak yazalım. (deber de infinitivo)

escucho algo, mis amigos deben de hablar 
Birşeyler duyuyorum, arkadaşlarım konuşuyor olmalı.

burada yine hayali bir ortam oluşturalım. öğrenci evinde hastalandınız. arkadaşlarınızı salonda bırakıp dinlenmek için odanıza çekildiniz ve uyudunuz. uyanıyorsunuz ama kaç saat uyudum acaba ben diyerek düşünüp kestiremediğiniz uykulardan birine dalıyorsunuz. hani yarım saat de geçmiş olabilir, ertesi güne kadar uyumuş da olabilirsiniz. saati kestirmeye çalışırken kulak kabartıyorsunuz. birileri bir şeyler konuşuyor. kendi kendinize şöyle düşünüyorsunuz; "bir şeyler duyuyorum, arkadaşlarım konuşuyor olmalı" burada ipucu, olmalı kelimesinin "olsa gerek" şeklinde yedeklenebiliyor oluşudur. düşünce balonumuzdaki yazı şöyle değişsin "hmm bir sesler duyuyorum, arkadaşlarım konuşuyor olsa gerek/arkadaşlarım konuşuyor herhalde".


şimdi hayali ortamlar oluşturma işini bırakıp birkaç örneği ardı ardına sıralayarak yazıyı sonlandıralım.

- No tengo reloj, pero deben de ser las siete.
- Saatim yok ama saat yedi olmalı.
(yedidir sanırım/yedi olsa gerek/tahminim bu yönde/güneşin batmış olduğunu hesaba katarsa saat yedidir herhalde/yedidir yedi)

- Debo comprar un reloj.
- Bir saat satın almam gerek/satın almak zorundayım.(gökyüzüne bakarak saati anlamaya çalışmak istemiyorsa bu tek seçeneğim, zorunluluğum)

- Si quieres nadar, debes ir a la playa
- Yüzmek istiyorsan, plaja gitmelisin

(gitmek zorundasın/burada havuz yok bunu yapmayınca yüzme şansın yok, bu senini için bir zorunluluk)

- No están en la casa, deben haber ido a la playa
- evde değiller, sahile gitmiş olmalılar 
(sahile gitmiş olsalar gerek/herhalde sahile gitmişlerdir/sabah bana söylemişlerdi sahile gideceğiz diye şimdi evde yoklar, sahile gitmiş olmalılar.)



Not:
Son olarak, pratikte karşımıza çıkan örneklerle kafamızın bulanmasını engellemek için şunu belirtmem gerekiyor: de edatı kullanılmayan deber + mastar kullanımları da olasılık bildirmek için yani de edatı kullanılan hali için geçerli oluyor, ama tersi mümkün değil.

Notun örneği:

Veo un coche delante de la casa, debe haber llegado mi tío.
evin önünde bir araba görüyorum, dayım gelmiş olmalı
(gelmiş olsa gerek/arabasını gördüğüme göre dayım gelmiştir sanırım, benim tahminim bu yönde). Yukarıda deber+de+infinitivo ile kurduğumuz cümleyi "de" kullanmadan da kurabiliyoruz. Fakat tersini yapamıyoruz yani zorunluluk/gereklilik bildiren bir cümleyi "de" edatı içeren bir cümleyle oluşturamıyoruz.

Son örnek:
Para ganar dinero debes trabajar - Para kazanmak için çalışman gerekiyor/çalışmak zorundasın
Para ganar dinero debes de trabajar- YANLIŞ oluyor. De buraya giremiyor.



İstifadelerinize sunarım efendim.



Uzayan Cümleler 2

Çalışma için bilinmesi gereken konular:
- Geniş zaman düzenli fiil çekimleri
- Geniş zaman düzensiz fiil çekimleri
- De edatının isim tamlaması için kullanımı
- Sıfatların kullanımı


Bu çalışmayı karşılıklı ilerletebiliriz. Çalışma için ilk adım benim başlangıç cümleme benzer bir cümle bulmak. Ben alıştırma olması için "mi amigo compra" (arkadaşım satın alıyor) cümlesini alıyorum ve sizden benzer bir cümle hazırlamanızı istiyorum. Benzer cümleden kastım gramatik yapı ve uzunluk olarak aynı fakat kullanılar kelimeler açısından farklı bir cümledir. Yani sizin seçtiğiniz cümle "mi hermano aprende" (kardeşim öğreniyor) olabilir, tu padre enseña (senin baban öğretiyor) olabilir, su primo escribe (onun kuzeni yazıyor) olabilir. Fiili ve özneyi belirlemek tamamen sizin isteğinize, keyfinize kalıyor. Herhangi bir cümle bulamamanız durumunda, örnek olarak verdiğim cümleleri kullanabilirsiniz.

İkinci adımda kendi cümleme yeni bir öğe ekleyeceğim ve sizden de aynı öğeyi eklemenizi istiyeceğim.

Adım 1.
Mi amigo compra.
Arkadaşım satın alıyor.

Adım 2. 
Mi amigo compra un libro.
Arkadaşım bir kitap satın alıyor.

Bu adımda arkadaşımın satın aldığı şeyi ekledim. Sizin "mi hermano aprende" cümlesini seçtiğinizi varsayarsak bu cümleye öğrendiği şeyi ekleyebilirsiniz: mi hermano aprende italiano (kardeşim italyanca öğreniyor). Veya su primo escribe una novela (kuzeni bir roman yazıyor) diyebilirsiniz.

Adım 3.
Mi amigo compra un libro de Kemal Tahir.
Arkadaşım Kemal Tahir'in bir kitabını satın alıyor.

Bu adımda isim tamlaması kullanarak satın alınan kitabın kime ait olduğunu belirttim. Bu aşamada "mi primo escribe una novela de amor" (kuzenim bir aşk romanı yazıyor) şeklinde sürdürebiliriz. Çalışmanın en kritik noktalarından birisi burada. Bu cümle uzatma aşamasını "mi hermano aprende italiano" cümlesine uygularken zorlanabiliriz. Ama biraz rahat ve geniş düşünürsek bu adımda "mi hermano aprende italiano de Suiza" (kardeşim İsviçre İtalyancası/İsviçre'de kullanılan İtalyancayı öğreniyor) şeklinde bir cümleyle ilerleyebiliriz.

Adım 4.
Mi amigo compra un libro antiguo de Kemal Tahir.
Arkadaşım, Kemal Tahir'in eski bir kitabını satın alıyor.

Gerçi Kemal Tahir'in artık yeni kitabı yok ama sırf gramer konusunda çalışmayı sürdürmek için burada anlam bakımından bir tutarlıktan ziyade gramer bakımından uyumluluk aramak daha doğru. Yani burada Kemal Tahir adını yaşayan bir yazarla değiştirip bu cümleyi "nuevo" (yeni) sıfatıyla da kurabilirdik. Bu aşamada yaptığımız gramatik eylem cümleye bir sıfat eklemek oldu.


Adım 5.
Mi amigo quiere comprar un libro antiguo de Kemal Tahir.
Arkadaşım, Kemal Tahir'in eski bir kitabını satın almak istiyor.

Bu noktada "querer" (istemek) fiilini ekleyerek cümleyi biraz daha uzattık. Şimdi bir adım daha atıp bitirelim.

Adım 6.
Mi amigo quiere comprar un libro antiguo de Kemal Tahir porque le gustan mucho los libros de Kemal Tahir.
Arkadaşım Kemal Tahir'in eski bir kitabını satın almak istiyor çünkü Kemal Tahir'in kitaplarını çok beğeniyor.

Bu adımda arkadaşımın yapmak istediği eylemi "porque" (çünkü) ile bağlayıp neden, motivasyon belirttim.


Kendi cümlenizi ve uyguladığınız adımları buradan paylaşırsanız, varsa, hatalı noktaları düzeltebilirim.






Real Academia Española ve Papi Papi, Papi Chulo

Real Acaemia Española (RAE), bizim Türk Dil Kurumuna (TDK) karşılık gelen kurumdur. Tıpkı bizde olduğu gibi, yeni kelimelerin kabulü veya yapılacak değişikliklerden sorumludur. Kurum son dönemde yaptığı bazı değişikliklerle dikkati üzerine çekiyor. Zira, doğru kullanım olarak kabul ettiği bazı kelimeler gerçekten de bizim "çok oturgaçlı götürgeç"lerden geri kalmıyor. Bu yılın başında kabul edilen bazı kullanımları aşağıda sıralamak istiyorum.


Amigovio
Amigo (arkadaş) ve novio (sevgili) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan bu kelime arkadaştan ileri olan ama sevgililik de içermeyen ilişkilerin tarafı için kullanılır diye açıklıyor RAE.

Tuit
Twitter üzerinden gönderilen dijital mesajlar.

Otubre
Octubre (ekim ayı, teşrini-i evvel) yerine kullanılabilir diyor RAE.

Güisqui
Viski kelimesinin adaptasyonu olarak kabul ediliyor.

Toballa
Doğru yazılışı toalla (havlu) olan kelimenin halk arasında yanlış telaffuz edilişi olan bu kullanım artık RAE sözlüğüne göre doğru ve geçerli bir kullanım.

Abracadabrante
Bu benim en beğendiklerimden biri. RAE bu sözcüğü büyük şaşkınlık yaratan kelimeler için kullanılabileceğini söylüyor. Yani şöyle bir cümle kurabiliriz artık: "Lo que me dijo, era algo abracadabrante" :)

Ve en çok tartışmaya neden olan kabullerden biri:

Papichulo
Real Academia Española'ya göre bu kelime "çekici fiziği nedeniyle arzu objesi olan erkek" olarak kabul etmiş. Papi ve chulo sözcüklerinden türetilen bu kelime tabi ki bir zamanlar "papi papi, papi chulo, papi papi ven a mi" sözleriyle hit olan şarkıyla yayılmıştı. Bu meselenin vehametini anlamak için, TDK'nin sözlüğe "Adam king beyler" cümlesini deyim olarak kabul ettiğini ve "bir kişinin bir konuda haklı veya çok başarılı olduğunu anlatmak için kullanılır" şeklinde açıkladığını düşünün.



Bakalım Real Academia meseleyi nereye kadar götürecek?



Bu işte bir terslik var (¿ ¡)

İnsanlar yazıyı bulduklarında, noktalama işaretlerini de birlikte bulmuyorlar. Scriptio continua olarak bilinen boşluksuz, noktalama işaretsiz, bütün harflerin büyük harf olarak kullanıldığı bu yazı şekli asırlar boyunca hüküm sürüyor












Bu yazı formatı nedeniyle yaşanan zorlukların belki de en önemlisi; yazının yüksek sesle akıcı bir şekilde okunamıyor oluşuydu. Yüksek sesle okunabilmesi için metnin daha önce sessizce veya mırıldanarak okunması ve anlaşılması gerekiyordu. Milattan önce üçüncü yüzyıla gelindiğinde bu durum, biraz da zorunlulukların insanoğlunu keşfe ve icada zorlamasının sonucu olarak, değişir ve meşhur İskenderiye kütüphanesinde görevli olan Aristofanes (komedya yazarı olan Aristofanes değil, kendisi daha ziyade Bizanslı Aristofanes olarak tanınıyor) olaya müdahele etme ihtiyacı duyar. "Scriptio continua" formatında yazılmış binlerce el yazmasını okumaya çalışırken kafasının tası atmış olacak ki "bu iş böyle olmaz, şu metinlere işaretler koyalım, insanlara nerede tonlama yapacaklarını ve nerede duracaklarını bu şekilde göstermiş oluruz" diye ortaya atılır. Aristofanes'in önerisi en çok Romalı ve Yunan politikacıların hoşuna gider. Zira demokrasinin ilk örneklerini teşkil eden bu iki medeniyetin politikacıları için senatoda güzel konuşmalar yapmak veya toplantılarda halkın üzerinde etki bırakmak amacıyla hitabetlerini geliştirmek önemlidir ve metinlerin daha anlaşılır olarak yazılması yüksek sesle okunmayı kolaylaştıracaktır. Politik ve bilimsel açıdan milattan önce üçüncü yüzyılın gündemi oldukça yoğun geçecektir; bütün Çin tek bir imparatorluk altında toplanacak, Roma'nın gözünü diktiği bölgelerde yeni güçler doğacak, Barca sülalesinden Hamilcar ve Hannibal isyan edecek ve Roma'ya kök söktürecek, Arşimet hamamda bulduğu iddia edilen bir kaldırma kuvvetinden bahsedecek, Epikür felsefenin ufkunu genişletmeye devam edecek, Öklid geometrinin babası mertebesine yükselecektir. Bütün bu bilimsel ve politik gelişmeler yazının öneminin artmasını sağlayacak, insanlığın bu doğrultuda ilerlemesini bir zorunluluk haline getirecek ve sonuç olarak yazının ilerlemesini tetikleyecektir.

Aristofanes'in işaretleri oldukça basittir ve satırın üstüne, ortasına ve altına konularak durma süresini belirten noktalardan ibarettir. Aristofanes'ten  birkaç yüzyıl sonra; bildiklerini veya inandıklarını kitap aracılığıyla yayan hristiyanların, bildiklerini sözlü aktarımla ileten pagan kültürleri etkisi altına almasıyla birlikte yazının gelişimi hızlanmış, noktalama işaretlerinin sayısı artış göstermiş ve nihayet, günümüzde kullanılan noktalama işaretlerine 15. yüzyılın ortalarında, matbaanın Avrupa'da yayılmasının ardından ulaşılmıştır.

Bu süreç içinde bazı konularda net bilgiler maalesefe mevcut değildir. Örneğin kelimeler arasında boşluk bırakmanın, ilk olarak İrlandalı katipler tarafından mı yoksa İskoçlar tarafından mı kullanıldığı hala bilinmemektedir. Yine soru işaretinin ve ünlemin ilk olarak kullanıldığı dilin hangisi olduğu konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Latince konuşan ve soru işaretini sahiplenen kişiler 'biz soru cümlelerinin sonuna, soru olduğu belli olsun diye "quaestio" (soru) yazardık. Sonra parşömenden tasarruf edelim diye sade qo yazdık. Bu kadar tasarruf yetmedi, şunları yatay olarak yazmayalım, üst üste koyalım, daha fazla tasarruf edelim, dedik. Bizim rahipler, sağolsunlar, hızlı yazalım, yazma işlerini erkenden bitirip, bir an önce tapınakta yanlayalım, derken bugünkü soru işaretini buldular" tezini öne sürer.







"Latince varsa, ben de varım" diyen Grekçe; soru işaretini sahiplenirken "biz soru işareti için noktalı virgül işaretini (;) kullanıyoruz. Soru işareti oradan türemedir" tezini öne sürer. Yunanca'da soru cümlelerinin hala ";" ile sonlandırıldığını göz önünde bulundurursak bana Grek tarafın söyledikleri daha bir anlamlı geliyor. Latinlerin tezi biraz zorlama gibi, yok efendim quaestio yazardık da, kısalttık da o da yetmedi üst üste koyduk da...















Noktalama işaretleri, Türkçe'de, 18. yüzyılın sonlarından itibaren kısmen ve 19. yüzyılın ortalarından itibaren genişleyerek yer edinmiştir. İşaretlerin kullanımına öncü isimlerinden olan Şinasi, Arap alfabesiyle yazdığı "Şair Evlenmesi" isimli eserinde nokta, virgül ve parantez kullanmıştır. Halit Ziya'ya ait olduğu iddia edilen "Kavâid-i Lisân-ı Türkî" isimli eserde altı adet noktalama işareti kullanılmıştır (virgül, nokta, noktalı virgül, iki nokta, soru işareti ve ünlem işareti) ve nihayetinde Şemseddin Sami, batı tarzında noktalama işaretlerini en geniş anlamda eserlerinde kullanmıştır (noktalı virgül, nokta, iki nokta üst üste, kısa çizgi, uzun çizgi, parantez, köşeli parantez, tırnak işareti, soru işareti, ünlem işareti, üç nokta...)


Noktalama işaretleriyle ilgili bu bilgileri geçtikten sonra İspanyolca'da kullanılan ters soru işareti ve ters ünlemin ortaya çıkış nedenlerine ve tarihsel verilere de göz atabiliriz. 1754 yılına kadar, İspanyolca'da da, diğer dillerde olduğu gibi cümlenin sonuna konulan tek soru işareti kullanılıyorda. 1754 yılında, Real Academia Española (İspanyolların TDK'si), cümlelerde anlatımın güçlendirilmesi ve vurgulamanın iyi ayarlanması amacıyla, sadece uzun olan cümlelerde kullanılmak kaydiyle, ters soru ve ünlem işaretlerinin cümle başına eklenmesi kararını aldı. Bundan yaklaşık yüz yıl kadar sonra da bütün soru ve ünlem cümleleri için, uzunluğuna bakılmaksızın, kullanılmasını onayladı.

Başta kullanılan ters soru ve ünlem işaretlerine "de apertura" yani açma, açılış, sonda kullanılanlara "de cierre" yani kapama, kapanış adı verildi ve bu işaretlerin kullanımı için aşağıda listelemeyi deneyeceğim kurallar, zamanla yerleştirildi.


1) İspanyolca'da bir cümleyi ters soru işaretiyle/ters ünlemle açmak ve doğru soru işareti/ve ünlemle kapatmak mümkündür.
* !Qué éstás haciendo? = ¿Qué estás haciendo! (Ne yapıyorsun?!)

Yalnız bu kullanım son dönemde yerini hem başa hem de sona her iki noktalama işaretini kullanma eğilimiyle yer değiştirmektedir. (¿¡Qué estás haciendo!?)
Bu kullanım aynı zamanda cümlenin hem soru hem ünlem içermesi durumunda geçerli kullanımdır.

2) Cümle içinde, sadece sorunun veya ünlemin bulunduğu kısımları içerebilir.
Si no quieres aceptar mi oferta, ¿qué quieres? (Teklifimi kabul etmek istemiyorsa, ne istiyorsun?

3) Cümlenin soru veya ünlem ifadesini güçlendirmek için iki veya üç ünlem ve soru işareti kullanımı, özellikle edebi eserlerde, kullanılabilir.
¿¿¿Cuándo??? - Ne Zaman?

4) Soru ve ünlem işaretlerinin sadece "de cierre" modları parantez içinde cümleye ironi veya ünlem katmak için kullanılabilir.
Quiere (?) vivir en la ciudad.
Şehirde (?) yaşamak istiyor.

Nosotros vivimos muy tranquilos (!) en esta ciudad tan ruidosa.
Bu kadar gürültülü olan bu şehirde oldukça sakin (!) bir hayat sürüyoruz.

Teknolojinin gelişmesi, bilgisayarların hayatın her alana sirayet etmesi ve çevrimiçi sohbetlerde emoji kullanımın artması gibi faktörler, noktalama işaretlerinin geleceği hakkında düşünmeyi gerekli kılıyor. Yeni neslin, gramer kurallarından uzak, kendilerine özgü bir dil kullanımı ortaya atması, sadece Türkiye özelinde gelişen bir durum değil. Aşağıdaki görsel ters soru işareti ve ters ünlem kullanımını artırmaya yönelik bir kampanya için üretilmiş.


Bir sonraki yazıda buluşmak üzere,

¡Hasta luego!





Acción Poética

Acción Poética

Joyas de America Latina

Joyas de America Latina
Gabriel "Gabo" Marquez