İspanyolca - İngilizce Bilingual Cümleler

yorgunluktan gevezelik etmeye pek mecalim bulunmadığı için doğrudan 20 cümlelik tabloyu aşağıya ekliyorum. pratik önemli. yazarak, okuyarak, dinleyerek veya konuşarak bol bol pratik yapmak lazım.

sonraki başlıkta gevezelik yapacak şekilde görüşmek üzere.

 
İngilizce
İspanyolca
I wil learn spanish.
Aprenderé español
My computer doesn’t work
Mi computadora no funciona
Who wants drink a coffee?
¿Quién quiere tomar/beber una cafe?
We are not stupid.
No somos estúpidos
Can you help me?
¿Puedes ayudarme?
Can you tell me where your dog is?
¿Puedes decirme donde está tu perro?
I don't like people who talk a lot.
No me gustan las personas que hablan mucho.
We wish to rest for a day
Deseamos descansar por un día.
Life does not treat me well.
La vida no me trata bien.
I do not treat life well either.
Yo tampoco trato bien la vida.
Everyone wants to move to a foreign country.
Todo el mundo quiere mudar a un país extranjero.
You are bad and I like bad people.
Eres malo y me gustan las personas malas.
Money is important but it is not everything.
El dinero es importante pero no es todo.
I have not seen my friends for a long time.
Llevo mucho tiempo sin ver mis amigos.
We have to forget the past to live happily.
Tenemos que olvidar el pasado para vivir feliz.
I think they do not want me here.
Creo que no me quieren aquí.
We have to sleep enough.
Tenemos que dormir bastante.
My cats are more crazy than me.
Mis gatos son más locos que yo.
Do you know what her name is?
¿Sabes cómo se llama?
What time do we start studying?
¿A qué hora empezamos a estudiar?








İspanyol Ressamlar ve Tabloları - I (Goya - Saturno Devorando a Un Hijo)

bu aralar birden fazla seri başlattığımın farkındayım. bunlar ne kadar sürekliliğe sahip olur bilmiyorum ama fırsatım oldukça, (alt metinde, "motivasyonum oldukça") bu serilere yeni başlıklar girmeye devam edeceğim. belki düzenli aralıkla yazmayı başaramayacağım, bir serinin ikinci başlığını bir-iki yıl sonra girebileceğim ama olsun. sayfa bu duruma, yani unutulmaya ve sonrasında tekrar hatırlanmaya, buradan bakıldığında okuyucunun değil de yazarın kürkçü dükkanı olduğunu ispatlamaya alışık ne de olsa. bu seride, başlıktan da anlaşılacağı üzere, ispanyol ressamların önemli eserleri hakkında genel bilgiler vererek ispanyol kültüründen küçük küçük seçkiler paylaşacağım. çerez tabağındaki antep fıstığı, kaju ve bademi ayıklarken gösterdiğim özene benzer bir şekilde, öncelikle en tanınan ressamların en bilindik eserlerini seçeceğim. serinin ilk yazısı francisco goya’nın “saturno devorando a su hijo - çocuklarını yiyen satürn” isimli bir tablosuyla ilgili olacak.
goya veya tam adıyla francisco josé de goya y lucientes

cüsseli, saçı sakalı ağartmış yaşlı bir insanın, ellerinin arasında tuttuğu küçük bir insanı yediği anı gösteren tablo aslında bir tablo değil, duvar resmidir. goya tarafından, yaşadığı evin duvarlarına çizilen ve karamsar görünümlerinden dolayı pinturas negras (kara resimler) olarak adlandırılan, on dört duvar resminden oluşan koleksiyonun en bilinen parçasıdır "çocuklarını yiyen satürn".

savaşlardan, iktidar hırslarından yorulan, eh birazcık da yaşlanan ressam, madrid yakınlarında sakin bir bölgede, çayırlara bakan bir ev satın alarak bir nevi inzivaya çekilir. bu evin bir önceki sahibi de goya gibi sağır olduğu için ve “quinta de sordo – sağırın evi” adı verilmiştir. evi satın aldıktan sonra, "parasını bastım aldım, ev sahibi derdi de yok. kafama göre boyarım her tarafını" diye düşünmüş olacak ki evin boş bulunan neredeyse bütün duvarlarına, dönemin ve kişisel yaşanmışlıkların karamsarlığını, yer yer mitolojik göndermeler de kullanarak işlemeye başlar. “saturno devorando a un hijo” çalışması ile kendi çocuklarını yiyen iktidar anlayışının mitolojik çağlardan bu yana değişmediğini, iktidar kavramının özünün değişemeyeceğini göstermeyi amaçlar. fakat, bana göre, tarihin en büyük sanatsal sansürlerinden birine uğrar. zira quinta de sordo’nun duvarında, çocuğunu yerken yarı erekte olarak resmedilen satürn’ün penisi, duvar resminin tuvale aktarılması sırasında söz konusu bölge karartılarak yok edilir. böylelikle, kara resimleri çizdiğinde yaklaşık 75 yaşında olan ressamın, iktidar ve cinsellik, iktidar ve ereksiyon ve iktidar ve erillik bağlantılı eleştirisi, tamamen ortadan kaldırılmasa da, ciddi anlamda tahrip edilir.
 resim, iktidarın acımasız yönünü, mitolojik söylentilere gönderme yaparak, rahatsız etmeyi amaçlayan bir tarzda insanlara sunmaktadır.

annesinin yardımıyla, kendisi gibi bir titan olan babasını iktidardan düşüren satürn’ün (yunan mitolojisinde kronos olarak bilinir) dünyayı yönettiği, huzur ve mutluluğun egemen olduğu döneme mitolojide “altın çağ” adı verilir. her şeyin mis gibi gittiği bu dönemde satürn’ün kulağına bir kehanet çalınır. kehanete göre satürn’ün iktidarı, kendi çocuklarından biri tarafından sona erdirilecektir. bunun üzerine satürn, bütün çocuklarını yemeye başlar.

senaryo aslında çok tanıdık. satürn’den-musa’ya kadar binlerce benzer hikaye anlatılmış, büyüdükten sonra kendisini yerinden edeceği söylenen kişiyi ortadan kaldıran ve "ne olur ne olmaz, işi sağlama alayım ben" diyerek, kehanetteki çocukla aynı yaşta ve cinsiyette olan bütün çocukların öldürülmesi emrini veren hükümranları ve çocuklarını kurtarmak için tek çözüm olarak bir sepete koyup suya salmayı akıl eden anne-babaları duymayanımız yoktur. zira zalim hükümranın hışmından kurtarılmak için sepete konulan ve akarsulara bırakılan çocukların daha sonra kahraman olarak geri dönmelerini ve iktidara yükselmeleri hakkında efsaneler dünyanın neredeyse bütün kültürlerinde, inanışlarında anlatılmaktadır. bu mitolojik söylence de bu minvalde ilerleyecek, satürn’ün karısı gizli bir doğumla zeus’u dünyaya getirecek ve bu doğumu satürn’den gizleyecektir. yıllar sonra zeus önderliğindeki olimposlu tanrılar, insanlara işkence etmekten zevk alan titanları, on bir yıl süren titan savaşlarının ardından devirecek ve iktidarı alacaktır.

goya’nın yaşadığı dönem, avrupa’nın sosyal, ekonomik ve politik bakımdan stabil olmadığı bir zaman dilimine denk gelir. uzun bir süre saray ressamı olarak çalışması nedeniyle saray çevresiyle, dolayısıyla iktidarla içli dışlı bir hayat geçiren ve iktidarın çok yakınında bulunan goya, napolyon savaşlarında ve bonopartçı ispanyollar ile ispanyol milliyetçileri arasındaki iç savaşta, iktidar isteğinin acımasızlığını birinci elden gözlemleme fırsatı bulur.


meraklısına notlar:
* kara resimlerin "quinta de sordo" içerisindeki dağılımı hakkında bir görsel için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.

** siyasi literatürümüze “her devrim, önce kendi çocuklarını yer” olarak giren cümle ilk olarak, alman yazar georg büchner tarafından yazılan ve fransız devrimini konu alan “danton'un ölümü” isimli oyunda, “ihtilal saturn gibidir, kendi evlatlarını yer" denilerek kullanılmıştır.



saturno devorando a un hijo

Latincenin Hayaletleri III - (Persona Non Grata)

persona non grata terimi hakkında hasbihal etmeye başlamadan önce önce bir hatırlatma yapmak istiyorum. daha doğru bir deyişle, blogu takip eden nadide okuyucuların kafasında oluşan "biz buraya ispanyolca öğrenmeye geliyoruz, latince bilgiler vererek ne yapmak istiyorsun?" sorusunu yanıtlamayı düşünüyorum. bu seride tanıtılan hayaletler, hem ispanyolcada hem türkçede hem de farklı birçok dilde kullanılmaya devam etmektedir. bir türk gazetesini açtığınızda şöyle bir başlık görmeniz mümkün:"bilmem ne ülkesinin, bilmem ne ülkesinde bilmem ne resmi görevini yürüten bilmem kim persona non grata ilan edildi."aynı haber bir ispanyol ya da ingiliz gazetesinde de aynı şekilde, ispanyolca ve ingilizce kelimelerin içine latince tanımlama eklenerek sunulacaktır. kısacası bu seride üzerine konuşacağımız tanımlamalar birçok dilde güncel olarak kullanılmakta ve bu güncel kullanım hali, bu başlıkların blogda bulunmasını haklı gösteren bir zemin görevi görmektedir.

günümüzde genellikle diplomasi alanında kullanılan "persona non grata" türkçeye "istenmeyen kişi" olarak çevriliyor. uluslararası anlaşmalara göre, resmi görevler için bir ülkeyi temsilen başka bir ülkede bulunan personalar, bulundukları ülke tarafından, herhangi bir neden belirtme zorunluluğu olmaksızın, persona non grata ilan edilebiliyor. neden belirtme zorunluluğu bulunmuyor ama bu durum genellikle ispiyonaj faaliyetlerine veya iki ülke arasında meydana gelen farklı siyasi gerilimlere bağlı ortaya çıkıyor. persona non grata ilan edilen kişi, normalde, ülkesine geri çağrılıyor ve yerine bir persona grata yani istenilen bir kişi görevlendiriliyor.

etimolojik olarak bakıldığında persona kısmının kişi non kısmının negatiflik bildirdiğini kolaylıkla anlayabiliriz. bizim için üzerinde durulması gereken nokta, latince grātus kelimesinden türetilen grata'dır. grātus kelimesi selam vermek, kucak açmak, övgülerle karşılamak gibi anlamlara gelir. yani istersek persona non grata tanımını "selam verilmeyen, selamın sabahın kesildiği, kendisinden hazzedilmeyen, hatta biraz daha anadolulaştırarak düşkün ilan edilen insan" olarak da yapabiliriz.



persona non grata ilan etme durumları dünyanın her yerinde sıklıkla yaşandığı için örnek vermek oldukça kolay çünkü özellikle ispiyonaj faaliyetlerine bağlı istenmeyen kişi ilan etme durumları gırla. konuyu sıkıcı duruma getirmemek için, politik olma özelliğinin yanı sıra popüler kültüre de hitap eden örnekler verelim.

istenmeyen kişi ilan edilme bahtsızlığı günümüzde sadece misyon temsilcilerinin kaderi olarak kalmıyor. şarkıcılar, yönetmenler ve oyuncular gibi popüler kültür öğeleri de, çeşitli sebeplere dayandırılarak, persona non grata ilan edilebiliyor. tabi işin içine popüler kültür girince enteresan durumlar da yaşanmıyor değil. biraz geriye giderek kafamızda canlandıralım. general çan kay şek, elindeki son ordu birliklerini de japonlara kırdırmamak için ülkenin içlere doğru çekilme emri veriyor ve "nankin" şehrini japon birliklerinin insafına bırakıyor. altı hafta kadar süren işgalde japonlar şehrin insanlarına büyük zulüm yaşatıyor. bu konuda çekilen ve japon mezalimini cümle aleme duyuran "savaşın çiçekleri" isimli filmde, filmin popülerliğini de artıracak olan bir unsur olarak, batman filmlerinden tanıdığımız christian bale rol alıyor. filmin çekimleri için çin'de bulunan bale, ülkenin meşhur muhalif aktivistlerinden olan ve ev hapsinde tutulan görme engelli chen guangcheng'i ziyaret edeyim, elini sıkıp halini hatırını sorayım diye düşünüyor. ama bu girişimi çinli yetkililer tarafından pek de hoş karşılanmıyor ve ziyarete gittiği sırada durduruluyor. itişme kakışmanın ardından bale ziyareti gerçekleştirmeden geri dönüyor ve bu da yetmezmiş gibi çinliler tarafından istenmeyen adam ilan ediliyor. "o kadar filmde oynadım, japonlara karşı sizin hakkınızı savundum, haram olsuuuunnn, zıkkım olsuuunnn" diyerekten feryadını arşa çıkarabilecekken, hatta "bak beni zorla batman'e dönüştürmeyin, alter egomu kızdırmayın!" diye tehdit edebilecekken sükunetini korumayı tercih eden, gotham city hakimi koca bruce wayne'in çinli yetkililer tarafından orasından burasından itelendiği, tartaklandığı ve refüze edildiği görüntüleri izlemeye gönlünü el veriyorsa aşağıdaki videoya buyrun:






yine çin tarafından istenmeyen kişi ilan edilenlerden bir başkası ise topun üzerinde tarzan gibi salınan kız miley'dir. çinliler miley cyrus'a aşağıdaki fotoğrafta gözlerini çekiştirerek asyalılara benzemeye çalıştığı için sinirlenmiş; tabir-i caizse gereksiz trip atmış hatta "sen bizim fiziksel özelliklerimizle dalga mı geçiyorsun? aman ne komik ne komik" mealinde açıklamalar yapmıştır.





bu kadar magazin yeter. okuyanlar tarafından persona non grata ilan edilmeden söze nokta koyayım.

Acción Poética

Acción Poética

Joyas de America Latina

Joyas de America Latina
Gabriel "Gabo" Marquez