ikinci dünya savaşının başlamasına üç yıl kadar bir zaman vardır. sosyalist ve komünistlerin iktara gelmesine içerleyen general franco, ispanyol milliyetçilerini ve katolik imanını arkasına alarak seçilmiş sol hükümete karşı darbe yapmış ve ispanyol iç savaşı başlamıştır. ispanya'da solcuların iktidara gelmesinden rahatsız olan sadece franco değildir, almanya'da hitler, italya'da mussolini de durumdan hoşnut değildir. nazi almanyası ve mussolini italyası franco'ya askeri destek verir. zaten guernica (bask dilinde gernika şeklinde yazılır daha kolay telaffuz edilebilir bu) bombardımanı da alman ve italyan hava kuvvetleri tarafından gerçekleştirilir. kısacası franco, almanya ve italya'yı çağırıp kendi ülkesinde, kendi ülkesinin vatandaşlarını, ideolojisi kendisine ters diye bombalatmıştır. yine kendi ülkesinin insanlarını fastan getirdiği berberi askerlere kestirmiş hatta bu askerlerin moralini yüksek tutmak için sakat kalanlarla ilgili yaptığı konuşmada şu cümleyi kurmuştur:
"fas'ın cesur askerleri, savaşı kazandıktan sonra, ayağını kaybeden askerlere altından baston dağıtacağım"
sanırsın babasının malını dağıtıyor pusht. aşağıdan faslıları çağır, sağdan soldan almanları ve italyanları "bak sovyetler gelir ha sonra buralara" diye al içerde kendi vatandaşını öldürt, ee sonra da ben "büyük general franco'yum" diyerek yıllarca ülkeyi yönet. neyse sinirlenmeyecem.
naziler kafalarında kurguladıkları avrupa'ya engel çıkaracak komünistleri bölgeden temizlemek hem de hava kuvvetlerini ve yeni silahlarını denemek gibi "kutsal" bir amaçla franco'nun saldırı çağrısını kabul eder ve italyan hava kuvvetlerinin desteğini alarak, cumhuriyetçiler ve bask milliyetçileri için simgesel anlam taşıyan ve geri çekilmekte olan cumhuriyetçilerin de sığınmış olduğu gernika kasabasına 26 nisan 1937 tarihinde bomba yağdırır, kasabayı dümdüz eder.
uluslararası tepkiler gelince franco "biz bir şey yapmadık, almanlar, italyanlar da bir şey yapmadı. cumhuriyetçiler geri çekilirken gernika'yı ateşe vermişler" diye açıklama yapmıştır. beklenir franco gibilerden. en mide bulandıran yalanlar bu kafaların ürünü olmuştur tarih boyunca. neyse ki bölgede iç savaşı takip eden farklı ülkelerin gazetecileri varmış da onlar çıkıp yazmışlar gerçeği. almanlar 1997 yılında cumhurbaşkanları aracılığıyla resmi olarak özür dilemiştir. franco'cular, taa 1975 yılına kadar, başka bir deyişle franco 82 yaşında geberip gidene kadar devam etmiştir gernika'yı geri çekilen cumhuriyetçiler yaktı yalanına. (bir de en az 80 yaşamıyorlar mı ifrit oluyorum abi).
neyse... tabloya bir bakalım, ardından soru cevap şeklinde devam edelim.
soru: gernika tablosunun teknik özellikleri nelerdir?
cevap: gernika devasa bir eserdir. sanatsal, kütürel öneminden bahsetmiyorum, sahiden de 776 cm × 349 cm boyutuyla devasa bir eserdir. tuval üzerine yağlıboya olarak, kübizm, sembolizm ve ekspresyonizm akımlarını içerecek şekilde çizilmiştir. madrid'te bulunan reina sofia müzesinde sergilenmektedir.
soru: gernika kaç yılında ve nerede çizilmiştir?
cevap: gernika'nın çizimine bombardımandan bir ay yani 1937 yılının mayıs ayında başlanmış ve haziran ayında tablo tamamlanmıştır. tablo paris'te çizilmiştir. zira bütün bu olaylar olurken picasso zaten paris'te yaşamaktadır. bir de picasso doğrudan kendi içinden gelerek değil, hala iktidarda olan cumhuriyetçilerin ısmarlaması üzerine çizilmiş ve aynı yıl gerçekleştirilen paris sanat fuarında sergilenmiştir.
soru: tablo fransa'da çizilmiş dediniz. peki madrid'teki müzeye nasıl ulaşmış?
cevap: cumhuriyetçiler savaşı kaybettikten sonra iktidar francoya geçmiş ve ülke diktatörlükle yönetilmeye başlamıştır. bu durumu gören picasso tablonun ispanya'ya gitmesinin mümkün olmadığını anlamış ve diktatörlüğün sona ermesinin ardından ispanya'ya teslim edilmesi şartıyla new york modern sanat müzesi tarafından sergilenmesine ve korunmasına karar vermiştir. diktatörün vefatından sonra, 1981 yılında ispanya'ta teslim edilmiş, on bir yıl boyunca cason de buen retiro'da sergilendikten sonra 1992 yılında reina sofia müzesine alınmıştır.
soru: tablodaki karakterler ve semboller nasıl yorumlanıyor?
cevap:
at: tablonun merkezindedir. vücudu sağa başı sola dönüktür. düşmek üzere gibi görünür, dengesini korumak için ön ayaklarından birini öne çıkarmıştır. yan tarafında dikey bir yara vardır, ayrıca kendisine bir mızrak saplanmıştır. başı yukarı kalkmış ve ağzı açık, dili dışarı sarkmıştır. başı ve boynu gri, göğsü ve bir bacağı beyazdır. savaşın masum kurbanlarını sembolize eder.
kaçmaya çalışan kadın: yaralıdır. tablonun merkezine doğru ilerlemeye çalışır. bacağı yerinden çıkmış ya da kopmuştur, sol eliyle kanamayı dindirmeyi denemektedir, yarı ölü durumda. diğer kadın figürleri gibi yukarıya doğru bakmaktadır zira bombardımanı takip etmektedir.
kucağında ölü çocuk olan kadın: tablonun sol kısmında, boğanın hemen alt tarafında oturmuştur olarak görülmektedir. kucağında ölü bir çocuk vardır, çocuğun göz bebekleri yoktur, kadının gözleri göz yaşı şeklindedir. kafasını gökyüzüne, bombayı atanlara doğru kaldırmıştır ve acısını haykırmaktadır.
elinde kandil lambası tutan kadın: resmin merkezine yakında durmaktadır ve elindeki kandile sıkı sıkı sarılmıştır. bazılarına göre cumhuriyeti ve cumhuriyetçileri temsil etmektedir. başka bir yoruma göre bu kadın picasso'nun o dönemdeki sevgilisi olan dora maar'ın yüzüne sahiptir. kadın resimdeki adamın ve atın dramını uzaktan izlemekte ve elindeki kandille aydınlatmakta, duyurmaktadır.
ampül: elinde kandil lambası tutan kadınla birlikte, tabloya ışık sunan ikinci elementtir. hatta tutuşmuş yanan evi de katarsak üçüncü ışık kaynağıdır da diyebiliriz. ampül teknolojik ilerlemeyi, modern olanı simgelediği gibi teknolojik gelişmelerin savaşlarda kullanılmasıyla gelen yıkımı da göstermektedir.
bütün bunlarla birlikte tabloda doğrudan almanları, franco'yu eleştiren veya cumhuriyetçileri öven herhangi bir simge bulunmamaktadır. yani tabloya bakınca bir uçak, bir alman askeri, cumhuriyeti veya milliyetçi franco askerlerini temsil eden herhangi bir çizim göremiyoruz. picasso bütün derdini sembollerle anlatmaya çalışmaktadır.
soru: ya şimdi sembolizmi falan bırak da bu tablo hakkında ortamlarda anlatıp hava atabileceğimiz bir anekdot var mıdır?
cevap: olmaz olur mu? picasso ile bir nazi askeri arasında geçtiği söylenen bir diyalog vardır. asker tabloyu görür ve picasso'ya "bunu siz mi yaptınız?" diye sorar. picasso da durur mu yapıştırır cevabı "hayır, siz yaptınız!"
sonraki yazıda buluşuruz. kendinize iyi davranın.
0 yorum:
Yorum Gönder