İspanya Tarihi III - Tenerife Faciası

Tenerife Faciası olarak da bilinen Los Rodeos kazası 27 Mart 1977 tarihinde meydana geldi. Bu kaza, 500'den fazla insanın hayatını kaybetmesi nedeniyle dünyanın en büyük sivil havacılık felaketi oldu. 

Gazete başlığı Tenerife Faciasını bildiriyor.

Peki Los Rodeos kazası nasıl gerçekleşti? 

Bu meseleyi anlatmanın bir basit bir de karmaşık yolu var. Basit yoldan gidersek, pistin üstüne çöken sis ve pilotaj hatası yüzünden iki uçak çarpışır. Bu kadar. İki nokta arasındaki en kısa yol gibi düz. Karmaşık yoldan gidersek -ki hayatımızın şiarı olmuştur karmaşık yollardan ilerlemek- meseleyi anlamak için biraz tarihe bakmamız gerekir.

Tenerife, Kanarya Adalarından biridir. Afrika'ya 95 kilometre, İspanya'ya yaklaşık 1600 km uzaklıkta olan bu adalar İspanyol toprağıdır. Meselenin işte bu mesafelerle, ikinci dünya savaşından sonra yaşanan dekolonizasyonla bağlantısı var. Konuyu daha net anlatabilmek için -neredeyse her zaman yaptığımız gibi- maddelere ayırarak ilerleyeceğiz. Alakasız gibi görünen maddeler okuyabilirsiniz ama emin olun hepsi alakalı ve yine emin olun yazının sonunu Tenerife Faciasına bağlayacağım.

Kanarya Adalarının İspanya'ya ve Afrika'ya olan mesafesi

- 19. yüzyılın sonlarına doğru Afrika'da sömürgecilik yarışının kızışması üzerine, dönemin Alman İmparatorluğu şansölyesi Bismark'ın liderliğinde "birbirimizi yemeye gerek yok, gelin oturup konuşalım, şu işi bir düzene koyalım" niyetiyle 1884 yılında Berlin Konferansı toplanır. Bu konferansta alınan kararlarla gerekli bölüşüm yapılır ve Afrikanın kuzeyindeki Batı Sahara toprakları İspanya'ya bırakılır. 

Berlin Konferansı temsili. Bismark amca eline pıçağı almış Afrika'yı bölüyor

- 1965 yılında Birleşmiş Milletlerin kolonilere özgürlük verilmesi yönünde aldığı karar doğrultusunda İspanya Batı Sahara'dan çekilir. Bu çekilme öncesinde, bölgeyi sahipsiz toprak statüsünde (terra nullius) bırakmamak için Fas ve Moritanya ile görüşür, altı maddelik Madrid Anlaşması imzalanır ve bölgenin yönetimi Fas ve Moritanya'ya bırakılır. 

- İspanya'nın çekilmesinin ardından Fas, Yeşil Yürüyüş olarak adlandırdığı, görünürde sivil fakat on binlerce Fas askeri tarafından desteklenen bir yürüyüş başlatır ve Batı Sahara'nın büyük bir kısmını (siyaset boşluk tanımadığı için) işgal ederek burası artık benim toprağım, der. 

Yeşil Yürüyüş'ten bir kare.

- Diğer taraftan Moritanya'da kendi işgaline girişerek bazı bölgeleri ele geçirir. 

- Batı Sahara'nın özgürlüğü ve bağımsızlığını sağlamak için kurulmuş Frente Polisario (Polisario Cephesi) isimli örgüt ise bu iki ülkeye karşı savaş başlatır. Birkaç sene sonra Moritanya "amaaan kim uğraşacak şimdi bunlarla, benim derdim zaten bana yeter" diyerek işgal ettiği bölgelerden çekilir. Fas ise, "körün istediği bir göz Allah verdi iki göz" der ve bütün Batı Sahara'ya göz diker. Hali hazırda Batı Sahara'nın yüzde yirmi kadarı Polisario'nun kontrolündedir. Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti adı altında bir devlet kurulmuştur, bu devlet kısmi olarak tanınmaktadır.

Kısacası Afrika'nın kuzeyinde işler, İspanya'nın çekilmesinin ardından karışır. Bu hep böyle olur aslında. Game of Thrones'ta Robert Baratheon ölünce işlerin nasıl karıştığını hatırlayabiliriz. Güç gidince o gücün altında yıllar boyunca birlikte var olan küçük küçük güçler arasında savaş başlar. Bu konuyu ne zaman düşünsem aklıma Yugoslavya gelir ve sebebini benim de bilmediğim şekilde büyük bir üzüntü duyarım. Gören de dedelerim yugoslav göçmeniydi zanneder. Alakası yok. Neyse, slav halklarını bir arada tutan Yugoslavya'nın dağılmasının ardından neler yaşandığına bakarak da anlayabiliriz Batı Sahara'da olup bitenleri. (Yugoslavya mon amor, bu arada)

Ne baktın yegenim?

- Bu noktada, yukarıda bahsi geçen "Frente Polisario" örgütünden biraz bahsetmek gerekebilir. Polisario Cephesi, bütün bu dekolonizasyon süreci boyunca İspanya tarafından hiç iplenmemiş, muhatap bile alınmamış bir ülke tarafından desteklenmektedir; Cezayir. Örgütün kuruluşu Cezayir'de gerçekleşmiştir, örgütün propaganda yayınları Cezayir'den yapılmıştır, örgüte silah desteği Cezayir, Kaddafi Libya'sı ve az da olsa Sovyetler Birliği tarafından sağlanmıştır. Yani Frente Polisario ve bu noktaya kadar adını anmadığımız, arkada sinsi gibi duran Cezayir de az değildir hani.

- Cezayir Akdeniz'e kıyısı olmakla birlikte, her zaman Atlantik okyanusuna doğrudan bir çıkış istemiş ve bu rüyasını gerçekleştirmek için Sahara'nın ikiye bölünmesini, bir kısmının Fas'a, diğer kısmının ise Polisario'ya, yani dolaylı olarak kendisine verilmesini istemiştir. Bu hayalinden hala vazgeçmemiştir. Güncel olarak Cezayir'in arası İspanya'yla oldukça kötüdür ve Fas'la ilişkileri neredeyse yok denecek kadardır. En son birkaç sene önce, Fas'ın "sen Polisario'yu desteklersen ben de El Kabail'i desteklerim" demesiyle kopmuştur. El Kabail, Cezayir'de faaliyet gösteren ayrılıkçı bir örgüt. Bunlar bir tamamen küsüp bir azıcık barıştığı için son durumları nedir bilmiyorum.


- Yetmişli yıllardan beri meselenin içine girmeye çalışan ve hep dışa itilen Cezayir, bir gün Batı Sahara'dan kendine düşen payı alacağına inanmış olacak ki, bölgenin hemen karşısındaki Kanarya Adalarına da el atmıştır. Kanarya Adaları, Amerika kıtasına doğru yapılan ticaret için önemli bir ve stratejik bir limandır. Zira adalardan sonra ticaret rüzgarı olarak bilinen alize'ler başlamaktadır. Herhalde Cezayir "önce sahrayı alıyoruz, ardından kanaryalara çıkıyoruz, sonra kendimizi alizelere bırakıyoruz, sonra ver elini amerika kıtası" diye düşünmüş olacak ki "hazır dekolonizasyon başlamışken şu kanarya adalarına da bir el atın, kolonyalizmden geberdi adamlar" diye propagandaya başlamış ve tıpkı Batı Sahara'da Polisario'yu desteklediği gibi, Kanarya Adalarında da ayrılıkçı örgütleri desteklemiştir.

- Kanarya Adaları Bağımsızlık Hareketi 1964 yılında Antonio Cubillo adında bir avukat tarafından Cezayir'de kurulur. Cezayir bu harekete bir radyo istasyonu sağlar ve Cubillo kanarya adalarına yayın yapar. Örgüt biraz güç kazanınca Guanche Silahlı Güçleri adında bir silahlı kanat oluşturur ve eylemlere girişir. Guanche; Kanarya Adalarının yerli halkına verilen addır. 

- Örgütün eylem tarzı genellikle Kanarya Adalarının turistik tesislerini bombalamak şeklindedir. Örgüt, tıpkı Bask ülkesinin bağımsızlığını isteyen ETA gibi, bir yere bomba bırakmakta, patlamadan önce telefonla bomba bıraktıkları yeri polislere bildirmektedir.

- O gün, Los Rodeos havalimanında beklenmedik bir yoğunluk yaşandı. Gran Canaria adasında bulunan havalimanına gitmesi gereken bütün uçaklar güvenlik nedeniyle Los Rodeos'a yönlendirilmişti zira Gran Canaria havalimanında bir patlama olmuş ve ikinci bir patlama riski nedeniyle havalimanı kapatılmıştı.

- KLM'nin 4805 ve PAA 1736 sefer sayılı uçuşları da diğer birçok uçuş gibi komşu Tenerife adasındaki Los Rodeos havaalanına yönlendirildi. O zamanlar Los Rodeos böylesi bir yoğunluğu rahatlıkla kaldıramayacak kadar küçüktü. Tek bir pisti vardı ve kontrolörleri bu kadar çok uçağa, hele hele jumbo tipi uçaklara alışık değildi, üstelik Pazar günüydü, dolayısıyla görev başında sadece iki kişi vardı. Yer radarları yoktu ve pist ışıkları arızalıydı. Buna ek olarak, Tenerife'nin artık yetmeyen havalimanındaki sıkışıklığı gidermek için planlanan Tenerife Güney Havalimanı hala yapım aşamasındaydı ve Kasım 1978'e kadar açılmayacaktı.

- Gran Canaria havaalanı yeniden açıldığında, Pan Am 1736'nın uçuş ekibi kalkış ve uçuş izni istemek için harekete geçti, ancak KLM 4805'in yakıt ikmali için izin istemesi ve pist çıkışını engellemesi nedeniyle beklemek zorunda kaldılar. Tam yükleme tamamlanırken, polisin Gran Canaria havaalanını tekrar kapattığı bildirildi. İki 747 iki saat daha beklemek zorunda kaldı. Hollanda uçağı tanklarını 55 000 litre yakıtla doldurmuştu, bu durum için aşırı bir miktardı, ancak son varış noktası Amsterdam olduğu için Gran Canaria'da tekrar yakıt ikmali yapmak zorunda kalmayacaktı. KLM'nin kaptan pilotu aceleci davranıyordu.

- Gran Canaria havalimanının tekrar açıldığı haberi gelince radyo trafiği arttı ve KLM pilotu görüşmeleri yanlış yorumlayarak kalkış izni verildiğini zannetti. Oysa Pan Am uçağı hala pistteydi. Görüş mesafesi de bulunmadığından, kalkış yapmak için hızlanmış olan KLM uçağı hala pistte beklemekte olan PAN AM uçağını gördüğünde artık yapacak bir şey yoktu. Kaptan havalanmaya çalışsa da çarpışmayı engelleyemedi. Kazada KLM uçağındaki tüm mürettebat ve yolcular öldü, Pan Am uçağındakilerin büyük çoğunluğu öldü, sadece uçağın ön tarafında oturan yolculardan bazıları kurtuldu. Toplamda 583 kişi hayatını kaybetti. 

Soru - Yanıt 

Soru: Bu olay sonrasında İspanya nasıl bir reaksiyon verdi?
Yanıt: Örgüt olayın sorumluluğunun kendilerinde olmadığını, hatanın pilotlarda olduğunu söyledi. İspanya gizli servisleri Cezayir'e iki kişiyi göndererek örgütün lideri olan Antonio Cubillo'ya suikast düzenledi. Ellerindeki bıçaklarla Cubillo'ya allah ne verdiyse dalan kişiler tam adamın boğazını kesecekken çevrede bulunanlar müdahale etti. Cubillo ölmedi ama ömrünün sonuna kadar topal kaldı. Bu olaydan bir yıl sonra örgüt silah bıraktı. İspanya 1985 yılında, İspanyol Anayasasına bağlılık yemini etmesi karşılığında Cubillo'yu affetti. Cubillo ülkeye dönüp avukatlık yapmaya devam etti. Suikast girişiminden tam 25 yıl sonra İspanya, Cubillo'dan özür diledi ve 150 bin Euro tutarında tazminatı kendisine ödedi. Bu parayla dokuz yıl güzel güzel yaşayan eski örgüt lideri 2013 yılında öldü. 

Soru: Kanarya Adaları Bağımsızlık Hareketine ne oldu?
Yanıt: Kanarya Adaları Bağımsızlık Hareketi yalan oldu.

Soru: Cezayir şimdi ne yapıyor? 
Yanıt: Cezayir ve Fas hala atara atar gidere gider kafasında takılıyorlar. Rüzgar Fas'tan yana zira İspanya (biraz da Ceuta ve Melilla'ya bir şey olmasa bari mantığıyla) Fas'ın Batı Sahara üzerindeki egemenliğine pozitif yaklaşıyor. Amerika (özellikle Trump döneminde) onlara destek vermekten geri durmadı. Yani garibim Cezayir kendi çaldı kendi oynadı.

Soru: Batı Sahara kimin?
Yanıt: Normalde referandum yapılması gerekiyordu. Ama 1970'li yıllardan bu yana bir türlü yapılamadı referandum. Son yıllarda "referandum yapılacakmış, duydun mu?", "referandum var diyorlar, hayırlısı, göreceğiz" gibi söylentiler artıyor. Tabi Fas yerleştireceği kadar nüfus yerleştirdi saharaya, neden yapmasınlar ki artık referandumu.

Soru: Kıssadan hisse?
Yanıt: Cezayir Atlantik okyanusuna doğrudan bir çıkış bulamadı. Murillo Kanarya Adalarını bağımsızlığa kavuşturup başkan olamadı. Sahara meselesi kesin çözüme kavuşmadı. KLM ve Pan Am yolcuları öldükleriyle kaldılar. İnsan yaşamı çok ucuz. 

Soru: Neden Kanarya Adaları demişler? Çok mu kanarya var?
Yanıt: Bu konuda çok fazla söylenti var ve bu söylentilerin hiç biri kanaryalarla ilgili değil. Benim aklıma en çok yatan söylenti adalara geldiğinde köpekleri gören Romalı bir tarihçinin, canis/canin yani köpek kelimesinden yola çıkarak adaya köpek adaları gibi bir isim taktığı. Kanarya Adalarının armasının iki yanındaki köpek de bu söylentiyi destekliyor. 

                           Ahan da köpekler burada.

Son soru: Eee sen neler yaptın?
Son yanıt: Ne olsun be ya. Sıcaktan erimece, durmadan çalışmaca ve fırsat buldukça bloga yazı yazmaca. 


0 yorum:

Yorum Gönder

Acción Poética

Acción Poética

Joyas de America Latina

Joyas de America Latina
Gabriel "Gabo" Marquez