İnsanlar yazıyı bulduklarında, noktalama işaretlerini de birlikte bulmuyorlar. Scriptio continua olarak bilinen boşluksuz, noktalama işaretsiz, bütün harflerin büyük harf olarak kullanıldığı bu yazı şekli asırlar boyunca hüküm sürüyor
Bu yazı formatı nedeniyle yaşanan zorlukların belki de en önemlisi; yazının yüksek sesle akıcı bir şekilde okunamıyor oluşuydu. Yüksek sesle okunabilmesi için metnin daha önce sessizce veya mırıldanarak okunması ve anlaşılması gerekiyordu. Milattan önce üçüncü yüzyıla gelindiğinde bu durum, biraz da zorunlulukların insanoğlunu keşfe ve icada zorlamasının sonucu olarak, değişir ve meşhur İskenderiye kütüphanesinde görevli olan Aristofanes (komedya yazarı olan Aristofanes değil, kendisi daha ziyade Bizanslı Aristofanes olarak tanınıyor) olaya müdahele etme ihtiyacı duyar. "Scriptio continua" formatında yazılmış binlerce el yazmasını okumaya çalışırken kafasının tası atmış olacak ki "bu iş böyle olmaz, şu metinlere işaretler koyalım, insanlara nerede tonlama yapacaklarını ve nerede duracaklarını bu şekilde göstermiş oluruz" diye ortaya atılır. Aristofanes'in önerisi en çok Romalı ve Yunan politikacıların hoşuna gider. Zira demokrasinin ilk örneklerini teşkil eden bu iki medeniyetin politikacıları için senatoda güzel konuşmalar yapmak veya toplantılarda halkın üzerinde etki bırakmak amacıyla hitabetlerini geliştirmek önemlidir ve metinlerin daha anlaşılır olarak yazılması yüksek sesle okunmayı kolaylaştıracaktır. Politik ve bilimsel açıdan milattan önce üçüncü yüzyılın gündemi oldukça yoğun geçecektir; bütün Çin tek bir imparatorluk altında toplanacak, Roma'nın gözünü diktiği bölgelerde yeni güçler doğacak, Barca sülalesinden Hamilcar ve Hannibal isyan edecek ve Roma'ya kök söktürecek, Arşimet hamamda bulduğu iddia edilen bir kaldırma kuvvetinden bahsedecek, Epikür felsefenin ufkunu genişletmeye devam edecek, Öklid geometrinin babası mertebesine yükselecektir. Bütün bu bilimsel ve politik gelişmeler yazının öneminin artmasını sağlayacak, insanlığın bu doğrultuda ilerlemesini bir zorunluluk haline getirecek ve sonuç olarak yazının ilerlemesini tetikleyecektir.
Aristofanes'in işaretleri oldukça basittir ve satırın üstüne, ortasına ve altına konularak durma süresini belirten noktalardan ibarettir. Aristofanes'ten birkaç yüzyıl sonra; bildiklerini veya inandıklarını kitap aracılığıyla yayan hristiyanların, bildiklerini sözlü aktarımla ileten pagan kültürleri etkisi altına almasıyla birlikte yazının gelişimi hızlanmış, noktalama işaretlerinin sayısı artış göstermiş ve nihayet, günümüzde kullanılan noktalama işaretlerine 15. yüzyılın ortalarında, matbaanın Avrupa'da yayılmasının ardından ulaşılmıştır.
Bu süreç içinde bazı konularda net bilgiler maalesefe mevcut değildir. Örneğin kelimeler arasında boşluk bırakmanın, ilk olarak İrlandalı katipler tarafından mı yoksa İskoçlar tarafından mı kullanıldığı hala bilinmemektedir. Yine soru işaretinin ve ünlemin ilk olarak kullanıldığı dilin hangisi olduğu konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Latince konuşan ve soru işaretini sahiplenen kişiler 'biz soru cümlelerinin sonuna, soru olduğu belli olsun diye "quaestio" (soru) yazardık. Sonra parşömenden tasarruf edelim diye sade qo yazdık. Bu kadar tasarruf yetmedi, şunları yatay olarak yazmayalım, üst üste koyalım, daha fazla tasarruf edelim, dedik. Bizim rahipler, sağolsunlar, hızlı yazalım, yazma işlerini erkenden bitirip, bir an önce tapınakta yanlayalım, derken bugünkü soru işaretini buldular" tezini öne sürer.
"Latince varsa, ben de varım" diyen Grekçe; soru işaretini sahiplenirken "biz soru işareti için noktalı virgül işaretini (;) kullanıyoruz. Soru işareti oradan türemedir" tezini öne sürer. Yunanca'da soru cümlelerinin hala ";" ile sonlandırıldığını göz önünde bulundurursak bana Grek tarafın söyledikleri daha bir anlamlı geliyor. Latinlerin tezi biraz zorlama gibi, yok efendim quaestio yazardık da, kısalttık da o da yetmedi üst üste koyduk da...
Noktalama işaretleri, Türkçe'de, 18. yüzyılın sonlarından itibaren kısmen ve 19. yüzyılın ortalarından itibaren genişleyerek yer edinmiştir. İşaretlerin kullanımına öncü isimlerinden olan Şinasi, Arap alfabesiyle yazdığı "Şair Evlenmesi" isimli eserinde nokta, virgül ve parantez kullanmıştır. Halit Ziya'ya ait olduğu iddia edilen "Kavâid-i Lisân-ı Türkî" isimli eserde altı adet noktalama işareti kullanılmıştır (virgül, nokta, noktalı virgül, iki nokta, soru işareti ve ünlem işareti) ve nihayetinde Şemseddin Sami, batı tarzında noktalama işaretlerini en geniş anlamda eserlerinde kullanmıştır (noktalı virgül, nokta, iki nokta üst üste, kısa çizgi, uzun çizgi, parantez, köşeli parantez, tırnak işareti, soru işareti, ünlem işareti, üç nokta...)
Noktalama işaretleriyle ilgili bu bilgileri geçtikten sonra İspanyolca'da kullanılan ters soru işareti ve ters ünlemin ortaya çıkış nedenlerine ve tarihsel verilere de göz atabiliriz. 1754 yılına kadar, İspanyolca'da da, diğer dillerde olduğu gibi cümlenin sonuna konulan tek soru işareti kullanılıyorda. 1754 yılında, Real Academia Española (İspanyolların TDK'si), cümlelerde anlatımın güçlendirilmesi ve vurgulamanın iyi ayarlanması amacıyla, sadece uzun olan cümlelerde kullanılmak kaydiyle, ters soru ve ünlem işaretlerinin cümle başına eklenmesi kararını aldı. Bundan yaklaşık yüz yıl kadar sonra da bütün soru ve ünlem cümleleri için, uzunluğuna bakılmaksızın, kullanılmasını onayladı.
Başta kullanılan ters soru ve ünlem işaretlerine "de apertura" yani açma, açılış, sonda kullanılanlara "de cierre" yani kapama, kapanış adı verildi ve bu işaretlerin kullanımı için aşağıda listelemeyi deneyeceğim kurallar, zamanla yerleştirildi.
1) İspanyolca'da bir cümleyi ters soru işaretiyle/ters ünlemle açmak ve doğru soru işareti/ve ünlemle kapatmak mümkündür.
* !Qué éstás haciendo? = ¿Qué estás haciendo! (Ne yapıyorsun?!)
Yalnız bu kullanım son dönemde yerini hem başa hem de sona her iki noktalama işaretini kullanma eğilimiyle yer değiştirmektedir. (¿¡Qué estás haciendo!?)
Bu kullanım aynı zamanda cümlenin hem soru hem ünlem içermesi durumunda geçerli kullanımdır.
2) Cümle içinde, sadece sorunun veya ünlemin bulunduğu kısımları içerebilir.
Si no quieres aceptar mi oferta, ¿qué quieres? (Teklifimi kabul etmek istemiyorsa, ne istiyorsun?
3) Cümlenin soru veya ünlem ifadesini güçlendirmek için iki veya üç ünlem ve soru işareti kullanımı, özellikle edebi eserlerde, kullanılabilir.
¿¿¿Cuándo??? - Ne Zaman?
4) Soru ve ünlem işaretlerinin sadece "de cierre" modları parantez içinde cümleye ironi veya ünlem katmak için kullanılabilir.
Quiere (?) vivir en la ciudad.
Şehirde (?) yaşamak istiyor.
Nosotros vivimos muy tranquilos (!) en esta ciudad tan ruidosa.
Bu kadar gürültülü olan bu şehirde oldukça sakin (!) bir hayat sürüyoruz.
Teknolojinin gelişmesi, bilgisayarların hayatın her alana sirayet etmesi ve çevrimiçi sohbetlerde emoji kullanımın artması gibi faktörler, noktalama işaretlerinin geleceği hakkında düşünmeyi gerekli kılıyor. Yeni neslin, gramer kurallarından uzak, kendilerine özgü bir dil kullanımı ortaya atması, sadece Türkiye özelinde gelişen bir durum değil. Aşağıdaki görsel ters soru işareti ve ters ünlem kullanımını artırmaya yönelik bir kampanya için üretilmiş.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere,
¡Hasta luego!
Elinize sağlık, çok güzel ve her zamanki gibi ilginç bir konu. teşekkürler.
YanıtlaSil