24 cm x 33 cm üzerine yağlı boya ile yapılmış eser an itibariyle new york çağdaş sanat müzesindedir.
fonda deniz görünüyor, sağda küçük bir kayalık var. sol ön kısımda, bir masanın üzerinde iki saat ve bir ağaç görünüyor. masanın üzerindeki saatlerden birinin üzerine bir sinek konmuş, diğer saatin üzerinde bir yığın karınca var. karıncaların istila ettiği bu saat bir cep saati. bedenle temas halinde olan bu saatin üzerine karıncalar özellikle yerleştirilmiş. bir endelüs köpeğinde, kadına tecavüz etmeye çalışan adamın avucunda da karıncalar beliriyordu. cep saatini diğer saatlerden ayırmasının temelinde cep saatinin bedene olan yakınlığı veya bedenin de tıpkı saatler gibi eriyip çürümeye başlayacağının vurgulanması yatıyor olabilir. ön orta kısımda belirli belirsiz bir yüz var. tablonun karanlık tarafında kalmış, boynu karanlığın içinde kaybolmuş durumda, muhtemelen kumsalda uzanmakta olan bir insanın yüzü. dali'nin başka eserlerinde de görülen bu yüzün aslında bir otoportre olduğu da söyleniyor.
tabloyu ilk gördüğümde saatlerin yıkandıktan sonra kurutulmak için güneşin altına bırakıldığını, ressamın burada zamanın saatler nezdinde yıkanabileceğini ve kirlerinden arıtıldıktan sonra güneşte (hatta ağaç dalında) kurutulmaya bırakılabileceğini, bu sürecin bazen aksiliklere tabi olabileceğini (yunup arıtılmış saatlerin üzerindeki sinek ve karıncalar) anlatmak istediğini düşünmüştüm. aklıma ilk gelen şey saatlerin erimesi olmamıştı.
eser sergilenip üne kavuştıktan ve her önüne gelen tarafından yorumlanmaya başlandığında (kendimden bahsediyorum), eserin, einstein'ın izafiyet teorisinden ilham aldığı ortaya atılmış ve dali'ye bu konu sorulmuş. dali, ilham kaynağının einstein değil, camambert peyniri olduğunu, bu peynirin güneş altında kalınca erimesinden ilham aldığını açıklamıştır. internetten baktım biraz önce, söz konusu peynirin kilosu 250 lira civarında. almaya kalksak biz de saat gibi eririz vesselam.
0 yorum:
Yorum Gönder