günümüzde genellikle diplomasi alanında kullanılan "persona non grata" türkçeye "istenmeyen kişi" olarak çevriliyor. uluslararası anlaşmalara göre, resmi görevler için bir ülkeyi temsilen başka bir ülkede bulunan personalar, bulundukları ülke tarafından, herhangi bir neden belirtme zorunluluğu olmaksızın, persona non grata ilan edilebiliyor. neden belirtme zorunluluğu bulunmuyor ama bu durum genellikle ispiyonaj faaliyetlerine veya iki ülke arasında meydana gelen farklı siyasi gerilimlere bağlı ortaya çıkıyor. persona non grata ilan edilen kişi, normalde, ülkesine geri çağrılıyor ve yerine bir persona grata yani istenilen bir kişi görevlendiriliyor.
etimolojik olarak bakıldığında persona kısmının kişi non kısmının negatiflik bildirdiğini kolaylıkla anlayabiliriz. bizim için üzerinde durulması gereken nokta, latince grātus kelimesinden türetilen grata'dır. grātus kelimesi selam vermek, kucak açmak, övgülerle karşılamak gibi anlamlara gelir. yani istersek persona non grata tanımını "selam verilmeyen, selamın sabahın kesildiği, kendisinden hazzedilmeyen, hatta biraz daha anadolulaştırarak düşkün ilan edilen insan" olarak da yapabiliriz.
persona non grata ilan etme durumları dünyanın her yerinde sıklıkla yaşandığı için örnek vermek oldukça kolay çünkü özellikle ispiyonaj faaliyetlerine bağlı istenmeyen kişi ilan etme durumları gırla. konuyu sıkıcı duruma getirmemek için, politik olma özelliğinin yanı sıra popüler kültüre de hitap eden örnekler verelim.
istenmeyen kişi ilan edilme bahtsızlığı günümüzde sadece misyon temsilcilerinin kaderi olarak kalmıyor. şarkıcılar, yönetmenler ve oyuncular gibi popüler kültür öğeleri de, çeşitli sebeplere dayandırılarak, persona non grata ilan edilebiliyor. tabi işin içine popüler kültür girince enteresan durumlar da yaşanmıyor değil. biraz geriye giderek kafamızda canlandıralım. general çan kay şek, elindeki son ordu birliklerini de japonlara kırdırmamak için ülkenin içlere doğru çekilme emri veriyor ve "nankin" şehrini japon birliklerinin insafına bırakıyor. altı hafta kadar süren işgalde japonlar şehrin insanlarına büyük zulüm yaşatıyor. bu konuda çekilen ve japon mezalimini cümle aleme duyuran "savaşın çiçekleri" isimli filmde, filmin popülerliğini de artıracak olan bir unsur olarak, batman filmlerinden tanıdığımız christian bale rol alıyor. filmin çekimleri için çin'de bulunan bale, ülkenin meşhur muhalif aktivistlerinden olan ve ev hapsinde tutulan görme engelli chen guangcheng'i ziyaret edeyim, elini sıkıp halini hatırını sorayım diye düşünüyor. ama bu girişimi çinli yetkililer tarafından pek de hoş karşılanmıyor ve ziyarete gittiği sırada durduruluyor. itişme kakışmanın ardından bale ziyareti gerçekleştirmeden geri dönüyor ve bu da yetmezmiş gibi çinliler tarafından istenmeyen adam ilan ediliyor. "o kadar filmde oynadım, japonlara karşı sizin hakkınızı savundum, haram olsuuuunnn, zıkkım olsuuunnn" diyerekten feryadını arşa çıkarabilecekken, hatta "bak beni zorla batman'e dönüştürmeyin, alter egomu kızdırmayın!" diye tehdit edebilecekken sükunetini korumayı tercih eden, gotham city hakimi koca bruce wayne'in çinli yetkililer tarafından orasından burasından itelendiği, tartaklandığı ve refüze edildiği görüntüleri izlemeye gönlünü el veriyorsa aşağıdaki videoya buyrun:
yine çin tarafından istenmeyen kişi ilan edilenlerden bir başkası ise topun üzerinde tarzan gibi salınan kız miley'dir. çinliler miley cyrus'a aşağıdaki fotoğrafta gözlerini çekiştirerek asyalılara benzemeye çalıştığı için sinirlenmiş; tabir-i caizse gereksiz trip atmış hatta "sen bizim fiziksel özelliklerimizle dalga mı geçiyorsun? aman ne komik ne komik" mealinde açıklamalar yapmıştır.
bu kadar magazin yeter. okuyanlar tarafından persona non grata ilan edilmeden söze nokta koyayım.
0 yorum:
Yorum Gönder