isimleri kısaltarak veya aradaki yakınlığı, samimiyeti ifade etmek için farklı formlara sokarak telaffuz etme durumu sadece bizim kültürümüze özgü değil. bir çok dilde aynı durum mevcut. insanların ispanyolcaya olan sempatisini ve yönelimini arttırmak suretiyle gelirime katkıda bulunduğu için hayli müteşekkir olduğum la casa de papel dizisinde profesor, kendisine takma ad olarak salvador'un kısaltması olan salva adını seçmişti. ekip arkadaşlarını soyguna suratlarında salvador dali maskesiyle gönderdikten sonra kendisi için takma ad olarak salva'yı seçmesi, zekasından kuşku duyulamayacak olan raquel'e kendisini bu adla tanıtması, profesörün aslında ekiple olan bağının hiç kopmayacak türden bir bağ olduğunu, zira ekibin bütün üyelerinin bir salva, bir profesör olduğunu ima etmek içindi belki de. bu bağlamda, profesör, bir yönden operasyonun beyni olarak işlev görürken diğer taraftan ekipten biri olduğunu, onlardan üstün olmadığını, soygunun bir "hayvan çiftliği" replikasına dönüşerek sonlanmayacağını göstermek istemekteydi. soygunu yapmak için binaya girenlerle dışarıda olanı, yani içeriyi ve dışarıyı aynılaştırma, bütünleştirme, kader ortaklığını sürdürme çabasının bir simgesiydi salva adı. profesörün bu yaklaşımı bize... konudan saptım yine. kimse de uyarmıyor!
tükçe'de bir ismi kısaltılmış veya samimileştirilmiş haliyle söylemek için, genellikle ismin belirli harfleri atılır ve kelime sonuna -o seslisi eklenir. süleymandan sülo, ibrahimden ibo, hüseyinden hüso türetilir. ismi sonuna o ekleyerek kısaltmanın yanısıra türk dilinde "i" harfiyle biten ve "ş" harfiyle biten kısaltmalar da sıklıkla görülebilir. bunlara örnek olarak; ibrahim-iboş, fatma-fatoş, sadettin-sadi, seyfettin-seyfi, neslihan-nesli, ozan-ozi, mustafa-musti, suzan-suzi (türküsü çok hoştur) gibi kısaltmalar verilebilir. bu kısa formların bazıları kendi başlarına (veya başlı başlarına) isimler olarak da kullanılabilmektedir.
isimlerin gündelik dilde kısaltılmasında, kullanılan kısa ismin, kısaltılan isimden genellikle birden fazla harf almasına bağlı olarak kolaylıkla anlaşılabilmekte/anlatılabilmektedir.(veya anadil olarak öğrendiğimiz için bu gibi konular bize kolay gözükmekte, dışı bizi içi türkçe öğrenmek isteyen yabancıları yakmaktadır. ilginç bir noktaya geldi söz. anadil olarak öğrenilen dilin kolay olduğunu düşünmek, gramerinin basit olduğu yargısına varmak anlaşılabilir bir durum. biz anladığımız için türkler yavaş, anlaşılır konuşuyor gibi geliyordur belki de. ispanyolca ile ilgili klişe cümlelerde ikinci sırada "ispanyollar çok hızlı konuşuyor" cümlesi gelir. birinci sıra "melodik bir dil" cümlesi gelir, klişe (ama haklı). türkçe öğrenen bir ispanyolla konuşsak, muhtemelen "türkler çok hızlı konuşuyor" diyecektir. parantezi burada kapatmam gerekiyor ama siz, aşağıdaki videodan sonra kapanmış varsayın lütfen.)
ispanyolca hakkında konuşmak gerekirse; ispanyollar ve latinler de, tıpkı bizim yaptığımız gibi, isimlerin belli bir kısmını atarak farklı formlar üretiyorlar. salvador-salva, margarita-marga, santiago-santi, teresa-tere isimleri bu duruma örnek olarak verilebilir. fakat bizdeki durumun aksine, kastilya dilindeki bazı isimler öylesi değişimler geçirir ki, "yuh yani" tepkisini hak eder. bu yazının asıl konusu ispanyolca öğrenenleri bu hususta bilgilendirmek ve arkadaşlık kurdukları ispanyolların ve latinlerin gerçek isimlerinin ne olduğunu bilmelerini sağlamaktır. yani buraya kadar yazdıklarımı okumasanız da olur :)
isim
|
kafka'ya
"dönüşüm budur!" dedirten hali
|
jose
|
pepe (¿ne alaka?)
|
francisco
|
paco
|
ignacio
|
nacho
|
concepcion
|
concha
|
dolores
|
lola
|
manuel
|
manolo (bu yine anlaşılıyor)
|
enrique
|
quique
|
alfonso
|
poncho
|
jorge
|
coco
|
consuelo
|
chelo
|
isabel
|
chabela
|
0 yorum:
Yorum Gönder